Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Aşkta standardınız var mı?

Aşk... Coşkuyu, eziyeti, özgürlüğü ve esareti bir arada yaşadığımız, bağımlılık yapan bir duygu....
En mantıklı insanı bile en akıl dışı davranışlara sürükleyen ve limitlerimizden vazgeçtiğimiz bir his...
Ve dünya onsuz dönmüyor...
Ancak ilişkiyi, sadece bu dürtünün üstüne kurup da hayal kırıklığına uğramayan var mı bu dünyada? Çok değil, daha yakın zaman öncesine kadar ilişkilerin başı ve sonu olurdu. 'İlk görüşte aşk' daha masumdu.
Bir anda bir yaz yağmuru gibi habersiz ve ardından çıkan gökkuşağı gibi olurdu.

TAKTİKLERLE DOLU OYUN
Şimdilerde aşk; sanki nörotik, acımasız bir arayışa dönüştü. Taktiklerle dolu bir oyun gibi...
Gerçek değerlerimizi, standartlarımızı ve hatta aslında ne istediğimizi bile anlamadan balıklama dalıyoruz ilişkilerin içine...
Kendimizden gittikçe uzaklaşıyoruz fark etmeden.
Ya da belki de önemsemeden...
Günümüzün aşk oyunlarında can sıkıcı bir aynılık var. Çoğu kadın, hâlâ bir erkeği elde etmenin en iyi ve kısa yolunun; 'onun istediği gibi bir kadın olmak' olduğunu düşünüyor.
Erkekleri; seksi kullanarak elde ederlerse, duygusal olarak da yakalayabilecekleri yanılgısındalar.

KENDİN OLMAK...
Peki ya sizin değerleriniz?
Sizin kimliğiniz? Sizin gerçek ihtiyaçlarınız?
Bir erkeğin radarınıza girebilmesi için size nasıl davranması gerekiyor?
Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsunuz?
Nasıl bir standart koyarsanız, onu bulursunuz?
Bu kadar ilişki rekabetinin içinde doğallığın yani kendin olabilmenin ilgi çekmeyeceğini düşünenler fena halde yanılıyor!
Tencere kapak misali...
Siz; kendiniz gibi olmadığınız sürece, karşınıza da samimi olmayanlar çıkar.
Samimiyetsizliğin getirdiği en büyük problem; tutkulu ama tutarsız bir ilişkidir. Çabuk sıradanlaşır ve söner.
Senaryonun giriş, gelişme ve sonuç bölümleri; hep aynı fotoromanı okuyormuş hissi uyandırır.
Sonuç; uykusuz geceler, göz yaşları, acı veren hatıralar, yerlerde sürünen bir özgüven ve öfke...
Ne oldu?
Nerede hata yapıldı?
Niye bu senaryoyu bu kadar çok kadın yaşıyor?
Yaş ilerledikçe; hayat, ilişkiler ve aşk hakkında çok şey öğreniyoruz ama akıllanmak için ödediğimiz bedel de az değil...
Ben, artık 47 yaşımda olduğumdan mıdır, yoksa tecrübe ile gelen akıllanma mıdır bilemiyorum ama hayatımı artık, insanı kör eden heyecan hormonları yönlendirmiyor.

ZAMANLA TANIYIN
Daha doğrusu yönlendirmek istiyorlar ama ben beynimde yollarını kesmeyi öğrendim.
Baştan standardımı koyuyorum.
Tutkulu bir aşk belki heyecan verici ama yüzeysel... Çabuk gelişen ve de çabuk solan bir his. Sevgi daha yavaş bir süreçte yerini buluyor. O yüzden sizi etkileyen bir erkeğe kendinizi kaptırmadan önce, o erkeğin verdiği uyarı sinyallerini yakalayabilmeniz ve ilişki potansiyelini doğru analiz edebilmeniz çok önemli...
Birisini zaman içinde tanıyıp anlamanın ve anlaşılmanın ruhunuzdaki etkisi çok daha derin, güzel ve kalıcı...
İşte o zaman beklentilerin ve belirsizliğin içinizi kemirmesine izin vermeden, oyun oynamadan, kendi gerçeğinizi saklamadan yaşayabilirsiniz sevgiyi... Kalpten kalbe...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA