"Senin babanı da sevmezdim sütoğlan!" Kafamda bu cümle dönüp duruyor. Ne zamandan beri? Dün Günaydın'da Başak Çokan'ın yaptığı Hakan Ural röportajını okuduğumdan beri. Evden her çıkışta evin içinde deli gibi anahtar arayan biri olarak yıllar önce yazdığım bir Selçuk Ural yazısını aramamın ve bulacağımı ümit etmemin bir manası yoktu tabii... Yine okuduğum röportajdan sonra yazılmış bir yazıydı o da... Selçuk Ural kendi evlatları için; 'Bunların topu ruh hastası' manasını çıkarabileceğimiz şeyler söylüyordu. Yani kendi çocuklarına pek ayıp ediyordu. O yazıyı bulamadım ama 2008'de yapılmış Şirin Sever imzalı bir başka Selçuk Ural röportajı buldum. Ural'ın oradaki performansı da fena değilmiş doğrusu! Oğlundan söz ederken; "Hakan bir sürü sıkıntılar atlattı, kilo aldı, pasif depresif diye bir hastalığa yakalandı, elleri ayakları yara oldu, 19 kilo aldı, ölümlerden döndü..." vs. diyor.

OĞLU DA AYNI
Dün okuduk ki gerçekten de armut dibine düşüyormuş. Hakan Ural; biri 18, diğeri 17 yaşındaki, yani en hassas dönemlerini yaşayan iki çocuğu hakkında çok yaralayıcı laflar etmiş. Özetle anlattıklarından çıkarılacak sonuç şu: "Kızım yaşıtlarına göre çok şişko, ayrıca tembelin teki, derslerinde de başarısız. Oğlum da çok saldırgan, ikisinin de psikiyatriste gidip tedavi olması lazım!" Yavaş birader yavaş... Kendi çocuklarını gazete sayfalarına nasıl böyle yansıtırsın! Melisa ve Engincan; siz takmayın bu lafları. Melisa sen o kiloları canın istediği zaman çabucak verirsin, haa senin için hafif tombişlik sorun değilse de bırak öyle kal. Bu hayatta elde edebileceğin, zayıf görünmekten daha önemli başarılar var. Engincan senin agresifliğin de belli ki sebepsiz değil, hem benim de senin yaşında bir yeğenim var, ergenlik denen sıkıntılı dönem böyle geçiyor ne yazık ki! Her şey yoluna girecek sakın üzülmeyin siz. Sana ne oluyor demeyin, çocuklara hiç kıyamıyorum ben. Hey Allah'ım insan evlatlarının dedikodusunu yapar mı yahu? Hem de gazete sayfalarında!