Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Babası ölene yas tutmak yakışır

Ben bu kavgada hemen taraf oluyor ve Haluk Bilginer'in yanında yerimi alıyorum. Oyuncu olsam ben de anam babam öldüğünde sahneye çıkmaz, Anadolu kasabalarında beş kuruşsuz aç bilaç dolaşıp ille de tiyatro yapacağım diye uğraşmazdım. Tamam bunu yapanlara Bilginer gibi sert dalıp "Yavşak" demezdim belki, o biraz sert olmuş Ama Ali Poyrazoğlu'nun, Müjdat Gezen'in verdiği tepki de aynı sertlikte. Ben böyle her zamanki gibi aldım sazı, mevzuya kafadan girdim ama olanları biliyorsunuz herhalde değil mi?

"ASIL YAVŞAK ODUR"
Haa bilmeyen ve yazdıklarımı buraya kadar "Ne diyo len bu?" diyerek okuyanlarınız varsa minicik bir özet vereyim: Haluk Bilginer 46'ya verdiği röportajında "Babam öldü ama hâlâ sahneye çıkarım yavşaklığına inanmam. Ben babam ölürse sahneye filan çıkmam, k.çımı yesin herkes. Eski tiyatrocular, Anadolu'yu turlarken, parasızlıktan otelde rehin kaldık der ya, marifet diye mi anlatıyorsun, salaksın!" demişti. Bunun üzerine Müjdat Gezen ve Ali Poyrazoğlu cevabı yapıştırdılar: "Asıl yavşak kendisidir. Zaten oyunculuğu da beş para etmez, kendi kendini şişirmiş bir balondur..." İşte ben de diyorum ki; iki taraf da çocuk gibi birbirine girmeden önce şöyle bir derin nefes alsın ve fikirlere saygı duysun.

TERCİH MESELESİ
Ne yani şimdi karşımızda iki oyuncu var. Biri babası öldüğünde aynen sahneye fırlayıp insanları eğlendirmeye devam etmiş, diğeri "Başlarım tiyatrosuna da seyircisine de, ben babamın yasını tutarken çıkıp da insanların gönlünü eyleyecek halim yok" demiş. Eee ne yani şimdi biri iyi, biri kötü oyuncu mu oluyor bu durumda? Tercih meselesi bunlar cancaazım. Ayrıca "Sen hangisine saygı duyarsın?" dersen, şahsen oturup efendi gibi babasının yasını tutana, seyirci yerine babasının cenazesine saygı duyana derim. Gördüğünüz gibi seyirci açısından da bu bir tercih meselesi. O yüzden ilk fırsatta küçük oğlan çocukları gibi birbirinize girmenin, "Zaten sen hiç güzel oynamıyorsun" demenin bir alemi yok. Anadolu'nun tozunda topacında aç bilaç tiyatro yapmaya gelince. Evet bence de bu enayilikten, boşa enerji kaybından başka bir şey değil.

HER ROLÜ OYNAR
Dünyanın emeğini, zamanını, parasını harcayıp bir oyun sahnelemişsiniz, ya bismillah deyip turneye çıkmışsınız ve ilgisizlikten, parasızlıktan yollarda beş kuruşsuz kalmışsınız. Ve hâlâ "Yok yok bu insanlara tiyatro yapacağız" diye uğraşıp bunu idealistlikle ilişkilendiriyorsunuz. El hakkı teşekkürle ödenmez. Kadir kıymet bilmeyene emek harcanmaz, fedakarlık yapılmaz. Gelelim üçüncü meseleye... Haluk Bilginer'in kötü bir oyuncu ve şişirilmiş bir balondan ibaret olmasına... Yok artık canım daha neler! Adama komedi de oynasın, dram de oynasın... Anasını bile ağlatsın! Yani Gezen ve Poyrazoğlu ustalar, şu b.ku atmasaydınız, söylediklerinizi 'karşı düşünce, eleştiri vs.' olarak alacaktık. Ama adamın oyunculuğuna dil uzatınca bunun içinde kıskançlık, fesatlık bulduk. Sadece 'Masumiyet'i izleseydiniz, o şişirilmiş balon lafını etmeye gönlünüz el vermezdi ya... Neyse, koca koca adamlarsınız şu üç günlük dünyada daha fazla kalp kırmayınız.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA