Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

O terbiyesizler her yerde

Dün gazetede yer alan bir haberin başlığı şöyleydi: "Kadın turistin terbiyesizliği!"
Fethiye'de bir kadın yol kenarına hacet gidermiş, sonradan bu kadının turist olduğu anlaşılmış, haberi yazan muhabir arkadaş da İsviçre'de yaşıyor ya, tertemiz memleketinin içine edilmesi çok gücüne gitmiş ve habere bu başlığı atmış.
Bir kere şunu söyleyeyim; ben haberlerde geçen şu kadın sürücü, kadın turist, kadın hırsız tamlamalarına fena halde sinirleniyorum.
Erkek milleti insan evladı, bizlerse cinsiyeti özellikle belirtilmesi gereken mahlukatlarız çünkü!

SABRETMEK YOK

Doğu illerinde adama "Kaç çocuğun var?" diye soruyorsun, "Beş evladım, iki de kızım var" diyor.
O hesap işte...
Bu haberde de eğer kahraman erkek olsaydı 'İngiliz turistin terbiyesizliği' denir, geçilirdi. 'İngiliz erkek turist' denmezdi.
Ama yok, işin içinde dişi kişi olunca bu illaki üstüne basa basa belirtilecek.
Neyse gelelim işin terbiyesizlik kısmına. Sokağa hacet gidermek insana değil hayvana mahsustur, buna kimse bir şey diyemez değil mi? Yani yapılanın terbiye sınırları dışında olduğunda mutabıkız.
Ama o muhabir arkadaş yollara uluorta 'salan' Türk erkeklerine karşı da bu kadar tepkili ve hassas mı acaba?
Çünkü biz her an her yerde onlarla karşılaşabiliyoruz.
Yol kenarında, ara sokakta, iki araba arasında.
Erkek denen fütursuz cins, çişini tutamayan bir varlık, artık bunu öğrenmiş bulunuyoruz. Geldi mi, pantolonu indirip ilk buldukları yere salacaklar.
Hani sabredeyim, eve kadar tutayım, bir kahveye girip işimi göreyim diyen yok.
Bunca senedir şu İzmir-Çeşme otobanında gider gelirim, arabasını yol kenarına çekip, geçen arabaları süze süze işini halleden bir adam görmediğim gün yoktur.
Sadece bu mu?
Geçen akşam, çekmez çekmez, canımın çikolata çekeceği tuttu. Ben ki bir parça çikolatayı ağzıma attıktan sonra o tat gitsin diye yarım litre su içen insanım.
O derece sevmem kendisini.
Ama işte bazen hormonlar tercihlerinizin, zevklerinizin hatta kişiliğinizin bile önüne geçebiliyor.
Benim östrojenim de o sırada çikolata diye tutturdu işte, marketin yolunu tuttum.
Mahalle marketi zannetmeyin, kossskoca zincir markalardan birinin önü. Etraf karanlık falan değil. Kapının önü ışıl ışıl.
Ve o ışıltıda bir kadın-bir adam duruyor. Konuşuyorlar.
Adam bir anda korkunç bir anırma- böğürme arası ses çıkararak, ağzındaki pis ifrazatı dışarı tükürüyor.Kadın gayet rahat konuşmasına devam ediyor.
Ben önce yüksek yüksek 'cıkcıkcık'lıyorum, adam dönüp bana yüzsüz yüzsüz gözlerini dikince de sarı damarımın kabarmasını engelleyemiyorum: "Yuhhh, pis herif!" diyorum ve marketten içeri giriyorum.

ONLARLA SAVAŞALIM
Midem bulanmış, içim kalkmış durumda, canım artık hiçbir şey almak istemiyor.
Öyle boş boş dolanırken bir süre sonra peşimden birinin geldiğini hissediyorum: "Aaa bizim ayı!"
Aynı pis bakışlarını dikmiş resmen beni takip ve taciz ediyor.
Bu kadar da pişkin yani. Karısının yanında altı üstü yere tükürdü diye bir başka kadından zılgıt yedi ya, zoruna gitmiş demek hassas büyükbaşın!
Bakıyorum sinirlerim giderek yükselmekte ve karşımdaki üzerime üzerime gelmekte, deriiin bir nefes alıp "Hadi kızım Öncel" dedim, "Başına bela alma, buradan yavaş yavaş uza."
Bu çok yakın bir tarihte yaşadığım olay diye anlattım.
Bunun gibi bende daha ne hikayeler var. Ben öyle uluorta yola işeyen, tüküren adamlara tahammül edemem kardeşim. Haddini bilsin insanlıktan nasibini almamışlar!
Siz de görmezden gelmeyin ne olur. Dinsizin hakkından bazen imansızın gelmesi icap edebiliyor.
Savaşalım şu yabanilerle, lütfen!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA