La Nina'nın inadı Haziran'da da sürecekmiş. Yani bu demek oluyor ki; baharı bekleyen kumrular olarak murada eremeden, şimdi de evrimimizi yazın yolunu gözleyen ağustos böceği olarak sürdüreceğiz.
Bahar için çok ağlamıştım ama artık havayla, suyla zorum bitti. Çünkü sevgilim geldi! Zorunlu ayrılığımız bitti, görev tamamlandı.
Ve, Murathan Mungan'ın dediği gibi "Bir tek sevgili değiştirir tüm dünyanın gerçeğini" misali benim de dünyam yeşillendi.
O yüzden takmıyorum artık yazı, kışı... Kendi havama, kendi kimyama, kendi atmosferime bakıyorum.
Ahhh şu aşk! Ne menem bir sihirse, gelir gelmez geldiği yerde önce bir alan temizliği yapıyor.

CİLVELEŞE CİLVELEŞE...
Tasayı, kederi, hüznü, endişeyi poşetleyip geri dönüştürülemez biçimde çöpe atıyor.
İşte o ortamda artık bulutmuş, nemmiş, hava muhalefetiymiş, Nina'ymış, Nino'ymuş önemi kalmıyor.
Hem eğer sevgilinizle bir tatil düşünüyorsanız, bu hava durumu en ideali bence.
Ne yapacaksınız öyle 45 derecede, yapış yapış nemde?
Terden, sıcaktan, bunaltıcı basınçtan birbirine dokunamazsın, yolda elini tutamazsın, yatakta kaçacak delik ararsın vs.
Oysa şimdi öyle mi ya?
Bir kere eğer karayolunu tercih edeceksen, ki bence en şahane tatil böyle başlar; arabada klima falan açmana, dolayısıyla camları kapatmana gerek olmayacak.
Temiz ve mis kokulu hava içeri dolacak... Sen radyoda uygun bir frekans düşüreceksin ve arabada bile el ele, cilveleşe cilveleşe yollara düşeceksin.
Sonra gündüz bunaltmayan ama insanın içini ısıtan havada, ister gittiğin yerin sokaklarında keşfe çık, ister deniz kenarında, bir ağaç altında koyun koyuna ööööyle malak gibi dur.
Akşamları hava hâlâ 'ısırdığı' için üzerinizde kalınca bir pike, ohhh sıcacık!
Akşam rakıyı biraz fazla kaçırsan, hava henüz çöl sıcağına bağlamadığı için ertesi gün maymun gibi dolaşmazsın, da falan da filan da...
Kısacası eğer bir manitan varsa güzel kardeşim, bence bu havaları sakın kaçırma!
Temmuz-Ağustos'ta çekirge sürüleriyle birlikte tatil yapmanın hiç romantik bir tarafı yok.
Plan program yaparken sakın bunu aklından çıkarma!