Benim için şu saatten sonra, kış bitmiştir arkadaş!
Çünkü bugün benim gibi 'gece insanlarının' en kutlu günü; 21 Aralık, yani 'şeb-i yelda, yani 'yılın en uzun gecesi'...
Bugün gündüzümüz, cüce olacak.
Fakat 23 Aralık'tan itibaren, gündüzler, üstünlüğü ele almaya başlayacak ve yavaş yavaş geceler kısalacak. Yani bahar geliyor, yaz kapıda demek bu! "Dur, daha ne çabuk" derseniz de, kendiniz bilirsiniz! Bana karışmayın, benim için kış bitti, bitiyor, nokta!
Gerçi bu, karanlık severler için biraz üzüntü verici tabii...
Malumunuz, bazı insanların biyolojik saati farklı oluyor.

KARARDIKÇA İÇİMİZ AÇILIR
Çoğunluk sabahın enerjisini, temizliğini, güzelliğini anlata anlata bitiremez, hava kararmaya başlayınca, içine bir kasvet çöker ya... İşte bizim saatimiz, onlardan epey farklı çalışıyor.
Hava karardıkça, içi açılanlardanız biz.
En dinç, en üretken, en sevimli, en coşkulu, en tutkulu, en sevgi topu olduğumuz saatler, günbatımından itibaren başlar bizim...
Sabahları duşta şarkı söyleyerek, gülücük saçarak uyananlardan değilizdir. Ki şartlar el veriyorsa, mümkünse, sabahı yaşamak da istemeyiz.
Hatta gece aşıklarının yatak odaları en kalın, en koyusundan perdelerle döşelidir, panjurlar sonuna kadar iniktir, hatta o da yetmez, her türlü ışık sızmasına karşı, üstüne bir de uyku gözlüğüyle yatılır.

EN GÜZELİ ŞEHİR BİZE KALIR
Hiç sevmiyoruz kardeşim sabah güneşini, 06.00'da kalkıp spor yapmayı, sabahın 07.00'sinde kahvaltı sofrasına oturmayı, falanı filanı...
Üstelik siz bakmayın bizim loş dünyamıza; neşemiz de, muhabbetimiz de, sabah insanlarına 10 basar doğrusu.
O yüzden bizlere akşam misafir gelenler, gitmek bilmezler. İcabında en sabahçısına, geceyi sevdirmeyi de biliriz hani.
Bir kere en güzeli, el ayak çekilir, şehir bize kalır, daha ne olsun?
Bu bile yeter.