Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Birand'ın yedi düvele yetecek hırsı

Araya başka kitaplar girdi ve sıra bir türlü ona gelmedi ama en sonunda Can Dündar'ın kaleme aldığı Mehmet Ali Birand biyografisini bitirdim.
Ve itiraf edeyim; hem çok şaşırdım, hem çok etkilendim.
Bir kere biyografi yazmanın, hele de çok yakından tanıdığın birinin hayatını anlatmanın ve anlatırken objektif kalmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum.
Bu yüzden Dündar'ı iki kez tebrik ediyorum.
Gerçekten çok temiz bir iş çıkarmış ortaya.

DÜNDAR'A TEBRİK!
M. Ali Birand'a gelince... Kitabı okumadan "Hakkında ne düşünüyorsun?" diye sorsalar, işi konusunda hırslı bir adam olduğunu söylemek müneccimlik sayılmazdı.
Ama doğrusu bu kadarını beklemiyordum.
Bu kadarını bir insan evladından beklemezdim daha doğrusu.
Bir kere benim için şöyle enteresan bir durum oldu: Hayatımda hırs kelimesinin gölgesi bile yoktur. Nasıl bir duygu olduğunu bilmem. Hırslı insanları da anlamaya çalışırım ama hissedemem.
Bir iş benim için kendi kendine olursa olur, olmazsa kendi bilir!
Şartları ve sınırlarımı zorlamam. Ne işte, ne özel hayatta tuttuğunu koparmak nedir bilmem.
Belki inaçla ilgilidir bilemiyorum. Hayatımızda gerçekleşmesini istediğimiz bir olay varsa, buna 'delinin donuna tutunduğu' gibi tutunmanın hayra alamet olmadığını düşünür, bir şeyi çok ama çok istemenin olumsuz sonuçlar doğuracağına inanırım.
Kaderciyim sanırım biraz.
Huysuzun tekiyim belki ama mücadele ve kavga insanı değilim.
Baktım işler sarpa sarıyor; hiç uğraşmam, hemen ortamdan arazi olurum.
İşte bu yüzden hiçbir şekilde empati yapamayacağım, yapamadığım bir insanın hayat öyküsünü okumak benim için ilginç oldu.
Birand'ın hem kendisiyle, hem hayatla olan bitmek tükenmek bilmez savaşı, okurken beni çok yordu.

MUHAKKAK OKUYUN
Hele hastalık zamanlarının anlatıldığı bölümlerde içimden "Yeter artık, adam git evine dinlen; bıkmadın mı mücadeleden, koşuşturmaktan? Otur artık oturduğun yere" diye bağırmak geldi.
Pankreas kanseri gibi ağır bir hastalığa kafa tutmuş elin kötü huylu hücresine "Gel ulen bildiğin gibi gel! El mi yaman bey mi?" demiş ve haddini bildirmiş bir adamdan söz ediyoruz.
Şimdi bu hırstan korkulmaz da ne yapılır?
Başka örnekler verip kitabı okumayanların tadını kaçırmayayım. Ama kesinlikle tavsiye ediyorum. Iskalamayın bu hikayeyi; çok şaşıracaksınız.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA