Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Bir el uzatsan ölmezsin

Bu yılın ilk sızlanmasını gerçekleştiriyorum ve "Türk insanı neden bu kadar kaba?" diyorum...
Evet kardeşim, kaba saba bir milletiz.
İncelik, zarafet, hanımlık, beyefendilik kapımızdan geçmez.
Ne selamlaşmayı biliriz, ne yardım etmeyi.
Felaket zamanları kenetleniriz falan o ayrı da, ben birebir ilişkilerimizdeki hal ve hareketlerimizden bahsediyorum.
Geçenlerde 'Bugün Ne Giysem?' isimli yarışma programının finali olmuş.
Ben izlemedim ama yayın sırasında bir talihsizlik yaşanmış.
Görüntüler internette dolaşıyor.

BARİ ALKIŞLAYIN!
Bir yarışmacı tam podyumda yürüyecekken tökezliyor ve merdivenlere boylu boyunca uzanıyor.
Epey bir süre de yerde kalıyor.
Kalmıyor, kadıncağız bildiğin debeleniyor.
Ayakkabısı eteğine mi takılıyor nedir, bir türlü kurtulamıyor ve ayağa kalkamıyor.
Yüzünde hem acı, hem de mahcubiyetinden, utancından ölmek üzereymiş gibi bir ifade.
Peki o koca salon dolusu insan ve jüri ne yapıyor dersiniz? Öylece sus pus oturup kıllarını kımıldatmayıp treni izlercesine manzaraya bakıyorlar.
Bir kişi de yerinden kalkıp yerde ters dönmüş böcek gibi düzelmeye, ayağa kalkmaya çabalayan kadına yardım etmeyi akıl etmiyor.
Haydi onu yapmıyorsunuz, bari bir alkışlayın, zavallıya moral verin, değil mi?
Yok, o da yok!
Daha sonra artık Çağla Şıkel dayanamayıp yardım için yanına gidiyor da eh bir zahmet salondakiler cılız bir moral alkışı veriyorlar. '

CARI E'Yİ HATIRLA DIM
Bu sahne bana 'Sex and the City'deki bir sahneyi hatırlattı. 'Carrie' bir defileye davet edilir. Tek parça bir giysiyi taşıyacak, bir kereliğine mankenlik yapacaktır. Bu gösteri için çok uğraşır ve çok heyecanlıdır.
Fakat ne yazık ki daha podyuma adım atar atmaz, ayakları birbirine dolanır ve yere boylu boyunca uzanır.
Önce bir saniyeliğine yer yarılsa da içine girsem, yok olsam diye düşünür ama sonra salon alkıştan yıkılınca; sakarlığına en çok kendi gülerek ayağa kalkar ve aslanlar gibi o podyum yürüyüşünü tamamlar.
Yok ama biz bilmeyiz böyle şeyler.
Düşene, zorda kalana; durumunu daha da vahimleştirmek istercesine öyle mal mal bakarız.

İNCİLERİNİZ DÖKÜLMEZ
Mesela bir kadın olarak en çok karşılaştığım durumlardan biri de; ağır bir eşya taşırken maruz kaldığım tacizdir.
Diyelim ki elimde çok ağır olduğu her halinden belli bir valiz var. Onu indirip kaldırırken, merdivenden taşırken, havaalanında X-ray cihazına koymaya çalışırken vs. etrafımdaki camıştan hallice izbandut gibi adamların gözlerini dikip benim debelenmemi izlemeleri, bu arada hafiften de sırıtmaları, taciz değil de nedir?
Veya markette alışveriş yapmışım ve her zamanki gibi oraya tek başıma geldiğimi unutup yine 'almakta' sınır tanımamışım.
Bir an önce kasadan uzaklaşıp arkadakileri bekletmek istemiyorum ve her parmağıma ikişer poşet geçirmeye çalışıyorum.
Peki o arkamda bekletmemek için kan ter içinde kaldığım insanlar ne yapıyorlar? Öyle ölü balık gibi gözlerle benim bu zavallı çabamı izliyorlar.
Bir el atayım, yardım edeyim demek yok!
Geçen gün İstiklal Caddesi'ndeyiz, karşıdan lise çağlarında iki kız koşarak geliyor.
Bir tanesinin ayağı takıldı ve kız resmen uçtu, yere kapaklandı.
Biz yanına gidip elimizi uzatana kadar da yanından geçip giden insanlar sadece güldüler ve duraklamadılar bile.
Çok ayıp çok!
Bir insana yardım eli uzatmak için ille seceresini bilmeye gerek yok.
Yabancı bir insana da "Yardıma ihtiyacınız var mı?" diye sormak, el uzatmak, bir omuz vermek incilerinizi dökmez.
Bir deneyin isterseniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA