Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Yüzüm gözüm şişene kadar...

Bunun kesinlikle bir kontrolü olmalı... Yüzümüz, gözümüz şişene kadar gerilmememiz lazım.
Otokontrol yoksa, başkası kontrol etmeli...
Sevgilinden ayrılırsın, işin kötüdür, canın sıkkındır, depresyondasındır; gider saçını maviye boyatırsın. Sonra işler düzelir, şuurun yerine gelir, beynine oksijen gider; normale dönersin...
Rasta yaptırırsın, kazıtırsın; kökü sendedir, düzelir.
Kafan bozuktur, mağazaya girersin; bedenine de, tarzına da uymayan abuk subuk ne kadar giysi, ne kadar ayakkabı varsa eve götürürsün.
Dünyaya geri döndüğünde çöpe atarsın...

BU SENİN YÜZÜN, BEDENİN!
Ama bu senin yüzün be kardeşim, yüzün! Bedenin...
Damarında olmasa da, aynadaki en kıymetli hazinen.
Ütüyle kırışıklıkları düzelmez, boyamayla rengi açılmaz, iki santim alsan eteği kısalmaz. İnsanın bedeni ve yüzüyle oynamasının bir kontrolü olmalı ve o kontrol insanın kendi elinde değil.
Mesela ben...
40'lı yaşlarının başında bir kadınım ve 30'larımın başından beri çok yakın bir estetik cerrah dostuma "Benim kaportayı düzeltsene" diyorum.
Aldığım cevap hep aynı: "Git başımdan!"
Çünkü aynada benim gördüğümü kimse görmüyor.
Kendimi güzel gördüğümden değil ama bir filmde afilli bir laf duymuştum; "Yılların güzelliğe hiç acıması yok."
Bir de kulaklarımda hep annemin bir lafı; "Ben kendimi hâlâ genç kız zannediyorken, aynada gördüğüm görüntü çok gücüme gidiyor."
İşte benim de ne zamandır gücüme gidiyor.
Ama işte arkadaşım, eşim dostum ve doktorum tutmasa; artık kendimi kedi kadına mı benzetirim, tef gibi mi gererim bilmiyorum ama bunun yanlış olduğunu da biliyorum.
En azından çevremdekiler bunu bana söylüyor.
Fakat anladığım kadarıyla bazı insanların yanında uyarmayanları var.
En azından doktoruna gittiğinde, "Sen yanaklarına portakal kadar dolgu mu istiyorsun; gel onlardan bende çok var" diyen...
Yapmasın o doktorlar öyle ve buna kalkışmasın bu kadınlar böyle.
En son Billur Kalkavan'ı gördüm, ki çok severim; hani tanışmadan sevdiğim kadınlardandır.
Ortak noktamız kedidir ve o ortak paydası kedi olan her kadın gibi eminim o da beni seviyordur ve anlıyordur.

NEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORUZ?
Ama Billur, o yüzüne ne yaptın öyle? Lütfen bana "Onlar dolgu değil; cart dedim gerdirdim. O gördüklerin de operasyonun ödemi" de.
Ki estetik cerrahi bu kadar gelişmişken, ben de hâlâ en eski yöntemin geçerli olduğuna inananlardanım.
Dolguyla falan uğraşmayacaksın kardeşim! Gerdir, bitsin gitsin.
Ama mesela yine geçenlerde Gülriz Sururi'ye rastladım televizyonda ve gözlerime inanamadım.
Hani şu 'Testere' filmleri var ya, ordaki 'Jigsaw' karakteri gibiydi.
Ekrandan ellerimi uzatıp, omuzlarından sarsıp "Neden Gülriz, neden?" demek istedim.
Bu yüzden diyorum ki; estetik operasyon geçirmeden önce her kadının, kendimi de içine katıyorum, hepimizin önce bir psikiyatr elinden geçmemiz lazım.
Aslında neyi değiştirmek istiyoruz?
Aslında hayatımızda neyi kökünden şekillendirmek istiyoruz?
Ve aslında hayatımızda güzel olan neyin yolunu değiştiriyoruz; bunları bilmek istiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA