Çeşme'de sezon zaten geç açılırdı, Gezi olayları yüzünden tamamen sekteye uğradı. İnsanların ne tatil yapmaya, ne eğlenmeye, ne alışverişe, ne gezmeye hali, tadı kalmadı. Sokaklar boş, mekanlar tenha. Sadece Aya Yorgi'nin meşhur Marrakech'i dolu, orası da memleketin bütün futbolcularının buluşma yeri olduğu için ilgi çekiyor. Ünlü isimleri görmek isteyenler, bu mekana akın ediyor. Diğer yerler sessiz, sakin... İşte hep söylüyorum; tam tatil yapılacak zaman ama sakal yok ki, kimseye anlatamıyorum. Şimdi Çeşme-Alaçatı esnafı iki şeyi bekliyor; biri sınavların, diğeri de TV dizilerinin bitmesi... Yani sahillere öğrenci ve ünlülerin akın etmesi. Haydi çocuk okutan aileleri, tatile çıkmak için iş engelini bekleyenleri anlıyoruz da; diğerlerine ne oluyor, bunu bir türlü çözemiyoruz. İlla ki balık istifi gibi güneşlenecek, eğlenecekler.
HUZUR BATIYOR
Zaten ben artık 'kaos bağımlılığı' diye bir şeyin varlığına inanıyorum. Büyük şehirlerin kaosuna, kalabalık ve gürültüsüne alışan insanlar; tatilde de aynı karmaşanın içinde olmayı tercih ediyor. Sessizlik, sakin ortam, rahat, huzur batıyor; kendilerini yalnız ve terk edilmiş hissediyorlar. Yani herhalde böyle oluyor. Yoksa o güzelim baharın ve Haziran'ın tadını sadece biz kasabalıların çıkarıyor olması, başka neyle açıklanabilir ki?