Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Patron kim?

Bu hayatta eleman idare etmek diye bir şey varmış.
Ben hep 'idare edilen eleman' olduğum için 'eden' kısmı bana çok yabancı.
İş vereni olduğum tek kişi; arada sırada eve temizlik için aldığım yardımcı...
Ve ben bu işi o kadar bilmiyorum ki; her gelen beni çalıştırır, öyle gider.
Bir de fırça atarlar zaman zaman... "Senin kedin de çok tüy döküyor ama bilseydim ben gelmezdim; yerleri de sen sil artık, ben yoruldum" türü cümleler duyduğum çok olmuştur.
Sesimi çıkarmam çünkü dediğim gibi ben hep işin 'ücretli' kısmında olduğum için tarafım bellidir: Emekçiden yana!
Patron ben olsam da bu böyle.
Şimdi mesela elimdeki avucumdaki minik birikimle, minik bir otel ve restoran işletmesine soyundum ya; haliyle temizlikti, mutfakta yardımcıydı, eleman çalıştırmam lazım...
Yahu ben kim, birilerine iş buyurmak kim?

SU KATILMAMIŞ SALAK
Yaz başından beri her gelen önce beni eşek gibi çalıştırıyor, sonra bir vesileyle parasını önceden alıyor ve sonra sudan bir sebeple kaçıp beni ortada bırakıyor.
Neden? Çünkü ben su katılmamış bir salağım.
Benim için ilk tanıştığım herkes; 'Ayy ne kadar iyi biri'dir.
Çocukluğumdan kazık kadar olmuşluğuma kadar bu hep böyleydi, böyle de kalacak.
Yeni tanıştığım birine, beşinci dakikada, özel hayatımın tüm detaylarını anlatabilirim mesela.
Yüz göz olma konusunda bir ekolüm. İnsanları tanıma aşamasında araya nasıl mesafe konulur bilmiyorum.
Ayıp geliyor bana. Hemen can-cin muhabbeti yapmazsak, gücendirecekmişim gibi geliyor.
Bu, sanırım karşıdan soğuk ve sevimsiz göründüğüme dair bu zamana kadar bana söylenenlerden dolayı... Tanımayanlar hep öyle düşünürmüş; tanıyınca bu yüzden çok şaşırmışlardır hep.
İşte 'Ben o düşündüğünüz keknem kadın değilim'i bir an önce karşı tarafa hissettirmek için, laubali olma üstüne akademik kariyer yapmış bulunuyorum.
Tüm bunlar bana kazık olarak döndü, dönüyor.
Akıllanmıyorum.
Bak son gelen eleman da, benim şımartıp başıma çıkarmam sayesinde, parasını "Borcum var" deyip önceden aldı, kaçtı.

KARA BİR SANATMIŞ
Aman yok, bu işveren kısmı hiç bana göre değilmiş.
Patronluk dediğin şey gerçek bir sanatmış.
Ama biraz kara sanat!
Saftoriklerin becereceği bir şey değil.
Hep uyanık olacaksın; çalışanlar arası diyalogda hep arabulucu, icap ederse çaktırmadan ara bozucu olacaksın.
Az paraya uzun mesailer yaptıracak ve bunu o insan sanki kendi istemiş gibi bir hava yaratacaksın.
Biraz çatık kaşlı ve otoriter olacaksın. Böyle olunca; arada sırada yaptığın küçük jestler karşı tarafta 'Aman Allah'ım benim ne kral, ne düşünceli, ne şefkatli bir patronum var' etkisi yaratacak.
Azıcık tepeden bakmayı bileceksin...
Hiç benlik bir mevki değilmiş yani.
Benim kaderim belli. Şikayetim de yok doğrusu... 'İşçisin sen, işçi kal' diyor bir ses... Şöyle tepelerden kulağıma doğru...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA