Sabahları canlı yayınlanan magazin programlarının kurtarıcı isimleri vardır. Reytingleri garantidir.
Bu isimler özellikle ilk programlarda tercih edilir.
Çünkü hiç kimse, daha ilk programdan yere çakılmak istemez.
Bu isimlerin tercih edildiği zamanlardan biri de, programın hafiften yere çakılma meyli gösterdiği dönemlerdir.
İşte yıllardır o isimlerin en başında da Sacit Aslan gelir. Onun da, benim gibi ağzının ayarı pek yoktur.

YALAN, DOLAN BİLMEZ
Aklındakinin diline gelip ağzından çıkma süresi saliseliktir.
Yalan, dolan, kıvırma bilmez.
Onun beyni, ünlülerin kilitli anı defteridir; çoğu ünlünün, anahtarını denize atmak isteyeceği...
Hayvan sevgisi müthiştir; sokak hayvanları için elinden geleni esirgemeyenlerdendir.
Senelerdir eşiyle ikisini Alaçatı'ya davet ederim, bakımını üstlendiği hayvanları kast edip "Çocukları nasıl bırakayım kızım? Gelemeyiz ki!" der durur.
Geçen sene kendisiyle bir yemek yemiştik. Çok ama çok keyifli bir sohbetti. Daha doğrusu tam üç saat boyunca o anlattı, ben serseme dönerek dinledim.
Türkiye'nin en ama en parlak isimlerinin, şöhret basamaklarının en tepesindekilerin bilmediğimiz ne yüzü varmış meğer; ah ahh!
İşte Aslan, katıldığı programlarda o isimler hakkında sadece kıyısından köşesinden konuşur, bu da reytingleri tavana vurdurur.
Tatlı-sert oluşu da ekran için bulunmaz nimettir. Ben mesela kendisine, sinirden deliye döndüğü zamanlar pek gülerim.
Bir insana köpürmek, kızmak bu kadar mı yakışır!
Tüm bunlar yüzünden geçen sene sabahları program yapmaya başladığında en çok ben sevindim.
Ama programı takip etmeye başlayınca bir tuhaflık olduğunu da hissettim.
Oturduğu koltukta son derece enerjisiz ve mutsuz görünüyordu. Anladığım kadarıyla sonunda olanlar oldu. Bu sene programda yer almayacağını açıkladı.
Bence TV8 elindeki hazineyi boşa çarçur etti.
Şimdi ise hangi kanal bu ismi 'havada kapacak' merak ediyorum.
Tabii bir yandan da o çok ünlü isimlerin, çamaşırlar ortaya dökülmesin diye işe balta vurabileceğini de düşünmüyor değilim!