Beklenti çok yüksek olunca geçtiğimiz salı akşamı ekran karşısına koşanlar daha dizi bitmeden bu kez de klavyelerinin başına koştular:
- 'Ama ama olmamış ki buuu...
Kurt Seyit çok sıkıcıııı!' Ben diziyi daha sonra kayıttan izleyenlerdenim.
İtiraf ediyorum; sonunu ben de getiremedim.
Evet, tempo pek düşüktü, biraz içimiz kıyıldı gerçekten.
Ama bu dizinin geleceğiyle ilgili hiçbir olumsuz düşüncem yok.
İlk bölümün sonunu getiremedim ama biliyorum ki bir-iki bölüm sonra hastası olacağım.
Bir kere senaristinden sanat yönetmenine, oyuncusundan yönetmenine; o ekipten saçma sapan bir iş çıkmayacağına çok inanıyorum.
Ama giderek o kadar iyi işlere imza attılar ki, üzerlerinde bir baskı oluşmuş sanki.
En iyinin de en iyisini yapacağız derken biraz kasmışlar gibi...

BİRAZ SABREDELİM BENCE
'Kurt Seyit'i sabırsızlıkla ve merakla bekleyenlerdendim ben de.
Oyuncu olarak Kıvanç Tatlıtuğ-Farah Zeynep Abdullah birlikteliği doğrusu beni çok heyecanlandırıyordu.
Çünkü iki ismi de bir kere fizik olarak çok beğeniyorum.
Farah konusunda diziyi izleyen bir arkadaşımın yorumu şuydu: "Tıpkı bir kedi yavrusu gibi; hem çok güzel, hem çok masum." Aynen katılıyorum.
Kıvanç desen 'Bunu Allah yarattıysa biz nerede paketlendik?' dedirten, oyunculuk konusunda artık kimsenin kendisine en ufak laf edemeyeceği bir adam.
Gerçi dizide, 'Kuzey'in Rus askeri olmuş hali gibiydi ama bunu, kendisini izleyince o da fark etmiştir sanırım, düzeltecektir.
Bu ülkede insanların emeklerini, çabalarını çok çabuk 'tu kaka' eden bir güruh var.
Emek saygısızları onlar.
Biraz bekleyelim ve sadece 'Kurt Seyit'e değil; bu tür kaliteli işlere,büyük prodüksiyonlara gereken sabrı gösterelim.
Sonra ekran kaşısında zekanıza hakaret eden yarışma porgramlarına, evin arka odasında çekilmiş mantık ve estetik yoksunu dizilere kalırsınız; size söyleyeyim!