Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Hiç kimse sen değil

Ben arkadaşlıkta sınır çizemeyenlerdenim.
Evinin, kendi yaşam alanının, sabrının, paşa gönlünün sınırını bilen, çizen ve o sınırı aştırmayanlara hayranım.
Sanırım benimki bir rahatsızlık.
Sanırım değil aslında biliyorum ben; 'ya sonra beni sevmezlerse' korkusu benimki...
Sevilmeme, dışlanma endişesi yüzünden bu gevşekliğim.
Onun da bir çocukluk anımla ilgisi olduğu, geçen gün bir arkadaşımla derin mevzuları konuşurken, tesadüfen ortaya çıktı.
Benim evimin kapısını gecenin 03.00'ünde çalıp, yataktan kaldırabilirsiniz mesela.
"Canım seni görmek istedi arkadaşım" kelimesi benim için yeterlidir.
Yakarım çayın altını, otururuz sabaha kadar... Sen anlatırsın, ben uykulu gözlerimi açmaya çalışır, yine de gönülden dinlerim seni...

AYIP OLUR
Canım o gün evimden dışarı çıkmak istemez ya da üzerimde biraz kırgınlık vardır, üşütmüşümdür belki... Ya da öylesine eve kapanmak, yalnız kalmak istemişimdir. Ama telefonun öbür ucundaki arkadaşımın isteği hepsini bastırır: "Haydi gel dışarı çıkalım, bir rakıbalık yapalım... Anlatacaklarım var."
Ayaklarımı sürüyerek çıkarım ama yine de çıkarım. Çünkü çıkmazsam sonra 'ayıp olur'!
İşin maddi paylaşımlarına hiç girmiyorum.
Yatıya mı kalacaksın? Kendi evin gibi... Araba mı lazım? Anahtar orada...
Tamamen bana ait değil hiçbir şey... Ortak paylaşıma sonuna kadar açık.
Hem inancıma göre de bu böyle olmalı zaten...
Hem dedim ya "Olmaz" dersem çok ayıp olur!
Oysa ayıp mayıp olmaz.
Bunu ancak sen o arkadaşından aynısını istediğinde anlarsın.
O sana bunu öğretir!
Bir gece yarısı arar, "Sana geleyim mi?" dersin?
Cevap, çeyrek ağızla "Valla yatacaktım ama yaaani, sen bilirsin tabii" olur.
Veya çalarsın kapısını, "Haydi gel seni götürmeye geldim. Beni dinlemene ihtiyacım var" dersin, "Bebeğim çok isterdim ama yarın erken kalkmam lazım, yarın görüşsek?" cevabını alırsın.
Böyle olunca üzülme.
Çünkü onların yaptığı doğru olan...
Sınırları aşırı hoşgörü, koşulsuz şefkat ve derin incelikle çizilmiş o ülkede tek başınasın.
Çık oradan...
Dostluk kendinden ödün vermek değildir.
"Hayır dersem sonra ayıp olur" diye diye sen en büyük ayıbı kendine yapıyorsun aslında...
Sonra üzülüyorsun. Canın acıyor. Beyhude keder!

BEKLENTİYE GİRME
Aslında sen onlardan, zamanında senin onlara gösterdiğin fedakarlığın bedelini ödesinler istiyorsun.
Bak asıl işte bu, yapacağın en büyük hata olur! Bunu kimseden bekleme...
Ne kardeş, ne anne, ne sevgili, ne arkadaş, ne evlat! Ne veriyorsan, faturasını sonradan çıkarmaya kalkma.
Karşılık bulacağının garantisi yok çünkü...
Kendini enayi dümbeleği gibi hissetmemek için de ki: "Ben onları böyle sevmeyi tercih ediyorum. Ben kıymetlilerimi parmağımın ucuyla değil, avucumda sımsıkı tutmayı seviyorum."
Bak o zaman beklentin olmazsa, hayal kırıklığın da olmaz...
Sen yüce gönlünün tadını çıkarırsın... Anlayan anlar, anlamayanın da başımızın üzerinde ayrı bir yeri var!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA