Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Hundred Ebru, Ece, pin kodu vs.

Oooo... Bomba bir tabirimiz var artık! Sabah televizyonu açtım, sabah kuşağı programlarında geziyorum sıkılıyorum, geziyorum şaşırıyorum, geziyorum iştahla izliyorum...

Derken bir kanalda duruyorum, durduğum anda şunu duyuyorum: "Hundred yapmak çok keyiflidir" Pardon? Anlamadım? İmza; Ebru Şallı... Ebru Şallı taytını giymiş yerde yatıyor, ayakları havada, "Hundred yapmak çok keyiflidir" diyor ve devam ediyor, "Bana pilates eğitiminde Hundred Ebru derlerdi..." (O sırada çayımı kusuyorum tabii!) Hundred yani yüz yapmak, bir seferde yüz mekik yapmak anlamındaymış. Haaa... Şimdi anladım! Bu kafa başka kafa!

BİR GECEYE 20 BİN TL?

Hundred Ebru'ya derin nefesli günler dileyip gündemin kadınlarından manken Ece Gürsel'e ışınlanalım. Uyuşturucu operasyonunda tutuklanan Mustafa Fehmi Okay'ın telefon konuşmasında şu cümle takılmış, malum; "Manken Ece Gürsel'le 20 bin liraya Çırağan Oteli'nde beraber oldum..." Iyyyy!

Oh be! Aslı astarı belli olmayan bir telefon konuşmasında Ece'nin adı, evlerden uzak bir biçimde geçiyor ve bu bangır bangır gazetelerde yazılıyor. İtibarınızın kaç saniyede yerle bir olabileceğini düşünün! Onurunuzun gururunuzun kanıtsız bir telefon konuşmasıyla bile alemin ağzına sakız olabileceğini görün! Hani Ece'ye "Oh olsun" demeden önce kendinizi onun yerine koyun!

Bu arada yazarımız Engin Ardıç'ın dünkü 'Sweetheart' yazısına diyeceğim var! Sözüm ona Ece'nin ismini vermeden yazmış Ardıç. Konu ortada, Balkanlar ve Türkiye'nin biricik 'Sweetheart'ının kim olduğu ortada. Ve fakat isim vermeden çok çirkin şeyler kaleme almış yazarımız. Mankenlerin topunu bir çuvala koymuş, kanıtsız belgesiz Ece'yi ezmiş geçmiş. O zaman belgelerle gelin Sayın Ardıç! Desteksiz laf geçirmek size yakışmaz! Sizin ailenizde kadınlar yok mu?

Ya şu Ece hadisesi sayesinde erkeklerle yine bağlantı bozukluğu yaşadığım bir konu çıkıyor karşıma; yahu bir erkek, bir kadınla, bir gece, sadece bir gece beraber olabilmek için niçin 20 bin lira verir? Aptal mı bu erkekler? 3-5 dakikalık haz için değer mi hiç, değer mi söyle!

61863/ 79/ 7... bu sayılar ne? Bu sayılar benim! Bu sayılar benim kaderim... miş! Pin kodu diye bir şey var duydunuz mu? Duymadıysanız hemen en yakındaki kitapçıya koşup Douglas Forbes'ın kitabından edinin. Doğum tarihinizden hesabınızı yapın. Sonra başlayın tek tek kendinizi okumaya...

Hadi biraz daha açayım şu pin kodu meselesini. Doğum tarihim 24.10.1979... Doğduğum gün benim kişiliğim. Yani 2+4=6. Neymiş benim kişiğim? 6 ateş demekmiş, çekici, tutkulu, hayalperest, hesapçı, duygusal, uyumsuz, talepkar, ölçüsüz, sevecen, tensel... Daha gidiyor böyle. Sosyal bilincinizi, ilişkilerinizi, hayattan almanız gereken dersleri özetle kendiniz hakkında birçok şeyi daha net görebiliyorsunuz pin kodu sayesinde. Şaşırtıcı, hatta ürkütücü şekilde 12'den vuruyor, hatta 12'den buluyor adamı. İyisi mi pin kodu hadisesini şöyle detay detay başka bir yazı konusu yapalım ve pin kodunun Türkiye Temsilcisi kıvamına gelmiş Yılmaz Erdoğan'la devam edelim...

BİR DEMET TİYATRO

Geçen gün Yılmaz Erdoğan'la sohbet ediyoruz. Şiirden, yeni filminden, pin kodundan konuşuyoruz... Yeni şiir kitabı 'Sahiler Düş Düşler Sahi' üzerine sorular sorarken cep telefonuma şu iki satırı yazıyorum: 'Şairin çayı uzun uzun demleniyor... Benimkisi hâlâ poşet...' Sabır, tecrübe ve içgörü büyüdüğümüzün üçlü kanıtı herhalde. Darısı başımıza.

Cebimde bir adet daha Yılmaz Erdoğan konusu kalmış. O da Türkmax'te sürekli denk geldiğim en sevdiğim yerli dizi 'Bir Demet Tiyatro'nun tekrarlarıyla ilgili. Cumartesi-pazar 17.00'de Mükremin Abi ve ailesi yine bizlerle beraber. Ne diziymiş ama... Sevenler kaçırmasın diye yazıyorum, müjdeyi vermesi benden olsun, bir demet jest olsun hesabı!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA