Aylardır merakla beklenen film 'New York'ta Beş Minare' yarın vizyona giriyor. Filmin senaristi ve yönetmeni Mahsun Kırmızıgül, salı akşamı Kanyon Cinebonus'ta 400 kişiye gala yaptı. Bir süredir hiçbir galaya katılmıyorum. Sebeplerim çeşitli ama bu kez dayanamadım. Bakalım 11 milyon dolarlık ne çıkacak karşımıza? Valla baştan sona çok düşünülmüş, emek verilmiş, eli ayağı düzgün, hatta sonunda kendini tutamayan, seyirciyi ağlatan, mesajı bol bir film...
FAZLA AKSİYON YOK
Ne yalan söyleyeyim, fragmanından yola çıkarak tahmin ettiğim gibi bir Hollywood aksiyonuyla karşılaşmadım. Gala çıkışında sinema yazarı arkadaşım Ömür Gedik sanırım yorumunda haklıydı: "Amerikan başlayıp, Türk biten bir film olmuş." Ama benim Ömür'ün yorumuna ekleyeceklerim var. 'New York'ta Beş Minare' birçok sahnesiyle, çekim teknikleriyle, büyük düşünen yönetmenliğiyle, müzikleriyle Türk sinemasında ilklere imza atan bir film. Bir Mahsun Kırmızıgül klasiği olan; mesajı her sahnede verme durumu devam ediyor tabii. Haluk Bilginer yine, yeniden muhteşem bir performans sergiliyor. Mustafa Sandal 'Polis Acar' rolünü hakkıyla oynuyor. Danny Glover, Gina Gershon gibi dünyaca ünlü oyuncuları Türk filminde izlemenin keyfi başka oluyor.
KAÇIRMAYIN!
Yönetmen ve senarist Mahsun Kırmızıgül cesurca İslamofobiye, ayrımcılığa, cehalete, parmak basıyor, "İslam hoşgörü ve sevgi dinidir" diyor. Ve yaptığı sürpriz finalle fazlasıyla şaşırtıyor. Kesinlikle gidip görülmesi gereken fazlasıyla iyi bir film. Son olarak Kırmızıgül'ü hâlâ sinemaya kabul etmeyenlere de selam söylüyorum. Ne yani tek derdiniz kariyerine türkücü olarak başlaması mı?
