Bazen ne gazete okumak geliyor içimden ne de televizyonda haberleri izlemek. Öyle can acıtıyor ki bazı şeyler. Öyle kızdırıyor, üzüyor, öyle her şeyden nefret ettiriyor ki. Olana bakar mısınız? İstanbul Bağcılar'da bir ev... Anne, baba ve altı aylık Sudenaz...

BAŞINI VURA VURA
Doğuştan kemik hastası Sudenaz gece ağlayınca babası biberonla mamasını veriyor. Sudenaz susmuyor ve babası biberonla altı aylık bebeğin başına vura vura, bacaklarını ısıra ısıra susturuyor. Sonsuza kadar... Babası Sudenaz'ı öldürüyor. Ve gidip yatağına geri yatıyor. Anne uyanıp kızının ölüsünü buluyor. Babayı uyandırmaya çalışıyor, baba görevini tamamladı ya, uğraşacak hali yok, uyku numarası yapıyor. Sabah karısına "Kimseye bir şey söyleme" buyurup gönül ferahlığıyla işe gidiyor. Anne polisi arıyor... Dönelim olayın üç ay öncesine, yani Sudenaz'ın daha üç aylıkken olduğu zamana. Tedavi için hastaneye götürülen Sudenaz'da darbeler, morluklar tespit ediliyor. Neden? Babası duvara vura vura üç aylık kızını dövmüş de ondan.

HESABI KİM VERECEK?
Peki ne oluyor? Ne olacak, savcılığa sevk edilen; manyak, sapık, vahşi, vicdansız, sevgisiz, insanlık dışı baba ifadesi alındıktan sonra tabii ki de 'serbest' bırakılıyor. Sonuç: Üç ay sonra serbest bırakılan o adam, gece ağlayan kızını susturamayınca biberenlo döverek öldürüyor. Sorarım size katil kim? Kimse,"Baba" deyip işin içinden sıyrılmasın. Katil, sistem. Katil o adamı serbest bırakan, bıraktıranlar. Ne demek üç aylık bebeği duvara vura vura dövmek. Ne demek? Bebeğin eceli bas bas "Geliyorum" demiş. Bunu tahmin etmek çok mu zor? Sudenaz'ın dili yok diye hakkı da yok, değil mi? Kimbilir bilmediğimiz kaç tane böyle vaka var. Kaç bebek ölüyor, öldürülüyor. Aileleden Sorumlu Devlet Bakanı nerede? Çocukları koruması gerekenler nerede? Bebeğini duvara vura vura döven adamı hangi vicdan, hangi devlet, hangi sistem o eve geri gönderir? Sudenaz'ın katili kimdir? Sahipsiz çocukların hesabını kim verecektir?