Malum, bu yaz Ayvalıklı oldum.
Geçen gün bütün yaz İstanbul'dan uzak olmamı kınayan bir arkadaşım telefonda şöyle dedi; "Seni Hülya Avşar'la Ayvalık sularına el ele atlarken görmüşler."
Bizimkilerin gözünde öylesine Ayvalıklı olmuşum ki, üç vakte kadar bulduğum bir köşeye tostçu açarsam şaşırmayacaklar yani.
Sürekli telefonda soruyorlar; "Kızım ne var bu Ayvalık'ta, nedir senin olayın; Çeşme'yi de, Gümüşlük'ü de sattın?"

HEM MODERN HEM SICACIK
Valla bir kere aşk var aşk. Sonra mis gibi hava var, zeytinağaçları var, huzur var, giyinmemek-süslenmemek var, bünyeyi salmak var. Daha ne olsun yani derken dahası da oldu.
Artık Ayvalık-Cunda'da şahane bir otel var.
Geçtiğimiz hafta hizmete giren Mola.
Mola nerede? Cunda'ya girer girmez; balıkçılara dönme, sağa kıvrıl, tam sahilde.
Bayıldım da bayıldım, ilk ben yazmasam şanıma yakıştıramazdım.
Nesine bayıldım, hemen anlatıyorum.
Otelimiz otuz odalı, otuz odası da avluya bakıyor. Avlunun ortasında dinlenme havuzu var, öyle ayağını sokma ya da havuz içindeki şezlonglara uzanıp serinleme kıvamında.
Havuzun etrafında rahat koltuklar var, bir tarafında da yemek bölümü ve nefis bir bar.
Dekorasyonunu Tulya Madra yapmış.
Bu arada Tulya Madra, bir seramik sanatçısı ve herkes Ayvalık'taki atölyesi ve mağazası Santimetre'yi konuşuyor. En kısa zamanda oraya da el atacağım.
Neyse, Tulya Madra şahane işler yapmış.
Tam sevdiğim gibi hem modern, hem yalın, hem de sıcacık bir otel olmuş Mola.
Özel davet verecekler için kaçırılmayacak bir adres.
Zaten Mola'nın altına konferans salonu ve SPA açılıyormuş en kısa zamanda.
Cunda'da bir ilk Mola. Alaçatı'da bile böyle bir yer görmedim daha.
Tamam mı? Duydunuz mu?
Sonra "Ayşe, Ayvalıklar'a gittin kaldın da, bize şöyle adam gibi bir tavsiyede bulunmadın" demeyin.