Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

C Tipi erkekleri nasıl tanırız?

Güzel başlar; her şey güzel başlar, daima güzel.
Ayağın yerden kesilir. "Tamam" dersin, "Buldum". "O" dersin; "İşte benim erkeğim o!"
Harika sözler dökülür ağzından.
Üzerine titrer.
Sanki hiç böyle sevilmemişsindir.
O başkadır.
Eskiden yaşadığın ilişkiler aşk mıdır? Saçmalama, tabii ki değildir!
Bir bakarsın, hayatı senin hayatın olmuştur. Onun her dediği doğrudur. Onun yanında sen bi'şeysindir, başka bi'şey, olmadığın bi'şey...
Sonra... Sonra zaman geçer, arkadaşların hafiften sitem eder; anlamazsın. Sanki bazı şeyler elinden kayıp gitmektedir; oralı olmazsın. Düzenin, şeklin, özün şaşırır. Yine aldırmazsın. İç sesin "Hoop kendine gel" sinyalleri verir, yine aldırmazsın.
Ta ki gün gelip aynadaki senden artık hoşlanmadığını fark edene kadar.
Bedeninden nefret edersin; hep bir şeylerin fazladır ya da eksik.
Bir türlü ona yetemediğini düşünürsün.
Özgüvenin yerle bir olmuştur.
Yahu sana ne olmuştur?
C Tipi Erkek olmuştur.
Peki, kimdir bu C Tipi erkek, nedir?
Şudur:
İlk günden aşırı bir sevgi seliyle yıkar seni.
Esasen dışarıdan bakıldığında normal değildir.
Kusursuzluğun sergilendiği bir şovdur.
Tatiller, yemekler, eğlenceli arkadaş sohbetleri, hediyeler, sabahlara kadar baş başa konuşmalarla devam eder.

KUSUR BULMA DÖNEMİ
Ardından kusur bulmaya başlar. Seni öyle beğenmiştir ama artık beğenmemektedir.
Mesela kilon fazladır, burnun kemiklidir, pişirdiğin yemek vasattır, arkadaşların sıradandır, her zaman sürdüğün kırmızı oje çirkindir, saçların kötüdür, kıyafetlerin biçimsizdir, işin de iş midir... Sen anlamazsın ondan bundan ama her haltı en iyi o bilir.
Devamı "Sus, kapa çeneni!" kıvamında cümlelerle şenlenir. Eskiden anlatmalarına, şakalarına, odak noktası olmana bayılırdı oysa.
Alkol de devreye girdi mi, hakaretler birbirini kovalar.
Uykunun gelmesi bile problemdir. Amma da uykucusundur; aptal insanlar uyur.
Senin ondan başka ne işin olabilir ki? Ama o, canı istediğinde çok yoğundur, arkadaşlarıyla buluşması gerekir.
Onun özel hayatı vardır.
Sıkıntıya gelemez vesaire.
Kalbinin kırılması, ilişkideki huzursuzlukların, duymak istemediğin ne varsa tamamen saçmalıktır, senin dırdırındır.
İlk günlerde seninle evlenmek bile ister ama sonra başına saksı mı düşer ne olursa, evliliğe alerjisi başlar.
Hakaretler iteklemelere, iteklemeler artık bilmem daha nerelere gider. Seni sen yapan ne varsa ona batar. O sana gökten inmiş bir nimettir, lütuftur.
Sana susup duacı olmak kalır.

İDARECİLİK...
Meryem Uzerli'nin Ayşe Arman'a verdiği röportajdan sonra 'C Tipi Erkek' tabir ettiğimiz bu erkekler, genellikle böyledir işte.
Peki, neden düşeriz bu erkeklere?
Hep şuna inandım: Hayatımıza giren erkekler o andaki ruh halimize, o andaki enerjimize göre girer.
O yüzdendir ki; eski ilişkilerimize bakıp "Yahu ben bu adamla nasıl beraber oldum?" diyebiliriz.
Çünkü neysek onu çekeriz, hayal ürünü aşklara inanmak isteriz.
Ne kadar güçlü, para kazanan, güzel, belki ünlü, başarılı bir kadın olursak olalım; ancak bir erkeğin varlığıyla tamamlanabileceğimize inanırız.
Çünkü öyle işlenmiştir hücrelerimize.
Çünkü idarecilik ana mesleğimizdir.
Çünkü annelerimizin kadın-ilişki anlayışı damarlarımızda yüzmektedir.
Çünkü toplumsal bozukluklarımızdan biridir ikili ilişkiler.
Çünkü kadın olarak daima kendimizi yarım hissederiz.
Ama bunu kırabiliriz. Hepimiz demeyeceğim ama birçoğumuz Meryem'iz. O yüzden bu röportajdan bu kadar etkilendik, birbirimizi aradık "Oku" dedik. "Meryem Uzerli'ninki de 'kadına şiddet' midir?" diyenlere de bir cevabım var.
Evet, çünkü bu da şiddettir.
Kalbimizi oyan, özgüvenimizi morartan, içimizi kanırtan ve anlatamadığımız, ispatlayamadığımız bir şiddet.

Bugünlük yerim bitti. Yarın devam edeceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA