İnsan başına gelmeden anlamıyor, sevgili okurlar. Bittim ben, bittim; bildiğiniz çöktüm yani. 'Yerinden kalkamamak' nedir, ben en iyi örneğiyim.
Her yanım ağrıyor, ateşim var, gözlerim yanıyor, başım uğulduyor, gıcıklı bir öksürük ve sürekli terleme içindeyim.
Öylece yatıyorum, başka bir şey yapabilmem söz konusu değil. '

BİR ŞEY OLMAZ' DEDİM
Dün köpeğim Mini'ye "Allah rızası için bir bardak su ver" diye yalvardım, o derece. Aklım da gitti yani.
Aslında bizim kızlar teker teker yatağa düşünce uyanmalıydım ama "Bana birşey olmaz" dedim.
Demeyeceksin işte, oluyor.
Gribimizin adı H3N2. Pek havalı.
Uzmanlar şu ana kadar 1 milyon kişinin bu gribe yakalandığını ve 6 milyon kişinin daha yakalanmasını beklediklerini söylüyor.
Siz siz olun, kendinizi kollayın. Virüs bir metre mesafeden bile bulaşabiliyormuş.
Herkesle şapur şupur öpüşmeyin. Ellerinizi sık sık sabunla yıkayın. Bol su ve bitki çayı için. Özellikle adaçayı, ıhlamur, zencefil, karabiber ve karanfil çayları...
Bağışıklık sisteminizi güçlendirin, kapalı mekanları havalandırın, doktora gitmeden kafanıza göre ilaç almayın. Zaten bu virüste antibiyotikler işe yaramıyor.
N'olur siz de bu gribe yakalanmayın.
Çok fena çok.
Not: Dünkü yazımı grip sebebiyle yazamadım.
Bugünlük de elimden gelen bu kadar. En kısa zamanda iyileşirim inşallah.