Yazılarını ilgiyle takip ettiğim yazar arkadaşım Mevlüt Tezel'le, Esra Erol üzerine tartışmamızı nihayetlendiremedik.
Olsun, tartışmak da güzel.
Kaçıranlar için özet geçeyim: Dört aylık bebeğini kaybeden Esra Erol'u çok çalışmak, hamileliğine özen göstermemek, her gün çekime gidip canlı yayın stresinden uzak durmamakla eleştirmişti Mevlüt.
Ben de Mevlüt'e; hamileliğin bir hastalık olmadığını, Esra Erol'un bebeğini tehlikeye atacak hareketlere girmeyeceğini, esasen bebeğini neden kaybettiğini bile bilmediğimizi söyledim.
Bebeğini yeni kaybetmiş bir anneyi özeleştiriye davet etmenin ayıp ve kırıcı olduğunu da ekledim.
HARAP OLDU
Dün Esra Erol'un eşi Ali Özbir açıklama yaptı: "Esra düşük yapmadı.
Ölü çocuk dünyaya getirecekti; müdahale edildi. Bunu size anlatmak istemedi. Uzman doktorlarla çalıştık. En az zararla atlatsın diye psikologlarla konuşuldu. Esra şu an harap durumda." Şimdi ben demek istiyorum ki; gördün mü Mevlüt!!!
Eğer modern kadının; hamileliğini, iş dünyasını, esasen hepsinin altındaki özgüvenle savaşını tartışacaksak; gel tartışalım ama Esra Erol'a "Sen hamileliğine yeterince özenmedin" demeyelim, bilmediğimiz bölümler, konular üzerine cümleler kurmayalım.
9 AY YATAN YOK
Bir de "Hamilelikte 15-20 kilo almak en iyisidir" diye yazmışsın, o da yanlış. Doktorlar, hamilelerin 13-14 kilodan fazla almaması gerektiğini özellikle vurguluyor.
Ve artık günümüzde özel bir sebep söz konusu değilse; kimse dokuz ay evde yatmıyor.
Çalışmak her zaman para için değildir; bazı insanlar çalışmayı sever, çalışarak beslenir, kendini iyi hisseder.
Mevlüt; şimdi Esra'dan bir özür diler misin acaba?