Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Gelişine Ayşe'ler

Ellerinde çiçeklerle kapıya geldi. Geç kalmıştı ama nasıl kalmasın ki; günde 40 kapı geziyor.
Sabahın 7'sinde kalkıyor, kızını okula yolluyor. Sigarayı bıraktı, spor yapıyor. Telefonu susmuyor. Röportajlar bir yanda, yazılar bir yanda.
Sevgilisi bir yanda, kızı bir yanda.
Onun günlük programı, normalin haftalık programına eşit. Sürekli istekleri kabul ediyor. İstanbul trafiği de bu acayip ajandaya yardımcı olmuyor tabii.
Randevumuza bir saat gecikti. Panikle geliyor, ellerinde kırmızı laleler. Ah şu erkekler biz kadınları hiç tanımıyor. Bir buket çiçeğe gönlümüz şenleniyor, yüzümüz gülüyor...
Bayılıyorum çiçeklere.

İÇİMDEKİLERİ SOYUYOR
Oturuyoruz karşılıklı evimin keyif, sohbet, müzik bölümüne. İkili kanepeye ben oturuyorum, ayaklarımı topluyorum. Her zamanki yerimdeyim yani.
O önce yandaki tekli hardal rengi deri koltuğa, sonra yakınlaşmak için hemen yanıma oturuyor. Ne konuşacağımızı önden duymak ister miyim diye soruyor. İstemiyorum.
Galiba ben gelişini bildiğim hiçbir şeyi istemiyorum. Heyecan duymuyorum. Gelişine vuruyorum.
Ondan birazcık çekinmiyorum desem yalan. Sağını solunu kestiremiyorum. Bir de kör olası huyumu biliyorum; bana sor soruyu, al cevabı. Asla kıvıramıyorum.
Çok dediler bana zamanında, 'Kızım her şeyi söyleme; tut çeneni, sakla kendini, kan kus kızılcık şerbeti iç'.
Ne oldu? Onlar dediler işte o oldu.
Hayat bu kadar dümene kısaydı.
Neyse oturuyoruz yan yana, göz göze, kadın kadına.
Öyle güzel soruyor, öyle güzel içimdekileri soyuyor ki; anlatmalara doyamıyorum.
Gözlerinde beni sevdiğini görebiliyorum ve çokça merak ettiğini. Laf aramızda kalsın; ben de onun görünmeyen yönünü merak ediyorum.

NEFİS OLMUŞ
Bana zaman zaman üzüldüğünü söylüyor.
Bana üzülünmesini hiç sevmiyorum.
Üzülecek neler neler var. Hayat böyle; herkes kırılıyor, yarı yolda kalıyor, tutturamıyor, herkesin başına neler neler geliyor.
Ben de kendi kaderimi yaşıyorum. Büyüyorum, öğreniyorum, seveceğim bir kadına dönüşmemi izliyorum.
Biri bana üzülünce 'Ne münasebet!' çıkışında bulunmak istiyorum. 'Yaşadıklarım büyük fotoğrafın içinde ne ki, Allah beterinden saklasın' diyorum.
35'e yaklaşırken kadınları daha çok seviyorum, her birini keşfetmek istiyorum.
Başımıza gelenleri, asıl içeride esenleri filtresiz konuşmak istiyorum.
Birbirimizi, erkekleri, yalnızlığı anlayalım, çözelim, daha büyük, daha kendi gibi bi'şeye dönüşelim istiyorum. Müziği, ilişkileri, erkeklerle neyi çözemediğimi, büyük emek vererek çalıştığım boru dansını anlatıyorum. Çok şaşırıyor, şaşırmasına şaşırıyorum. Acaba şaşırmıyor da beni mi gaza getiriyor bilemiyorum.
Umursamıyorum. Anlatıyorum.
"Bitti" diyor, şaşırıyorum.
Sonra gidiyor. Arkasından boşluğa düşüyorum. 'Acaba neler anlattım?' sorusu kemiriyor içimi. O gece pek uyuyamıyorum.
Kendimi anlatınca sanki flulaşıyorum, ağrıyorum.
Sonra röportaj çıkıyor, gülümsüyorum.
Nefis olmuş!
Uzun lafın kısası buradan Ayşe Arman'a şarkım 'Nefis'in şerefine benimle yaptığı röportaj için teşekkür etmek istiyorum.
Her zaman kadın kadının kurdu olmayabiliyormuş, değil mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA