Evet, üzerine sadece tuz ekip yediğimiz, çocukluğumuzun o mis gibi kokan domatesleri yok artık... Aslında bu yediğimiz şeyin adının domates olmaması gerekiyor. Artık yazın çıkan domateslerin de tadında fazla bir değişiklik yok. Geçenlerde Çanakkale domatesi aldım ne tadı vardı, ne de kokusu. Kabuğu, karpuz kabuğu gibi mübarek, bıçakla bile kesilmiyor... Habertürk'te haberi çıktı... Rus devlet televizyonu Pervıy Kanal, ülkede çok satılan beş farklı bölgede yetiştirilmiş domatesleri test etmiş. Test de çok basit; domatesleri duvara fırlatmışlar. Bizim domates, duvara dört kere fırlatılmasına rağmen sapasağlam kalmış! Üstelik yere düştüğü anda zıplıyormuş. Programın sunucusu haliyle bizim domatesi tenis topuna benzetmiş. Biliyorsunuz, yurtdışına gönderilen sebzemeyveler özel incelemelerden geçiyor. Sağlığa zararlı bulunanlar da hemen geri gönderiliyor. Rusya'ya yolladığımız domates tenis topu kıvamındaysa eğer, iç piyasaya dağıtılan domateslerin halini siz düşünün. Açıkçası Türk domatesinin, tenis topu kıvamında olması beni acayip ürkütüyor. Tadını, kokusunu geçtim, bari kanser olmasak!