"Filmden korkanlar varsa, onlara 'Bu yalnızca bir film' diyorum. Ama şundan eminim ki, benim de bir parçası olduğum Türk toplumu bu filme hazır."
Bu açıklama Fatih Akın'a ait; Agos gazetesinden Evrim Kaya'ya verdiği röportajda söyledi.
Bahsedilen film 'The Cut'; Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülünün favorisi. 'The Cut', 1915 yılında başlıyor. Mardin'de yaşayan bir Ermeni vatandaşının evinin kapısı gece yarısı çalınıyor. Biri "Ermeniler, çıkın dışarı!" diye bağırıyor. Çocuklarının "Baba baba" çığlıkları arasında adam yola koyuluyor. Çıktığı yol: Ermeni tehciri.
1915 ERMENİ TEHCİRİ
Yolda bir asker "Bunları birbirine bağlayın" diyor. Bağlıyorlar, diz çöktürüyorlar ve aynı asker "Kurşun harcamadan" diyor. Sonra da bir bıçak sesi ve 'The Cut' yazısı beliriyor. Filmin kahramanı kurtulmayı başarıyor ve kaybolan kızlarını aramak için dört kıtada geçen büyük bir yolculuğa çıkıyor. Filmin fragmanında anlatılanlar böyle.
Akın, Türk halkının bu filmi izlemeye hazır olduğuna inanıyor, büyük salonlarda gösterime girmesini umut ediyor. Evet, bu filmi izlemeye hazır olan, merakla bekleyen bir kitle var ama bir de büyük tepki gösterecekler var. 'The Cut'ın daha şimdiden 'Midnight Express' etkisi yaratacağa benziyor.
Daha tarihçilerin bile adını koyamadığı 1915 Ermeni tehciri için kimileri 'büyük kırım', 'büyük felaket', kimileri de 'soykırım' diyor.
TARTIŞMA YARATIR
Tanımlara takılmamak lazım, sonuçta büyük bir acının yaşandığı gerçek. Elbette Türk halkının filme vereceği tepki; Akın'ın 'tehciri' nasıl anlattığı, dönemin şartlarını göze alıp almadığıyla da bağlantılı olacak.
Belki de bu film Türkiye için de bir sınav olacak. 2015; 1915 Ermeni tehcirinin 100'üncü yılı. Tüm dünyada tehcir, şimdiye kadar olmadığı şekilde daha çok gündeme gelecek. İkinci bir Orhan Pamuk vakası da yaşanabilir; Akın Türkiye'de büyük tepki çekebilir.
Aslında her şey meseleye nereden baktığınızla alakalı. Bugüne kadar 1915 Ermeni tehcirinin hakkını vererek anlatan bir film çekilmedi.
Birçok film çekildi ama Ermeniler bile dünya çapında sembolleşen bir film ortaya çıkaramadı.
Belki de Akın, 1915 olaylarını en iyi anlatan bir Türk yönetmen olarak tarihe geçebilir. Bu da özeleştiri anlamında önemli bir ayrıntı.
