Türkiye'de yaşayan yaklaşık 23 bin Musevi, Hahambaşı seçimi için yarın başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 8 kentte sandık başına gidiyor. Türkiye Musevi Cemaati'nin Silvyo Ovadya'dan boşalan başkanlık koltuğunu 3 yıllığına devralan Sami Herman, 7 yılda bir yapılan Hahambaşı seçimi öncesi SABAH'a konuştu. Dün Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edilen Herman, "Sayıca küçülen, ekonomik gücü önemli ölçüde azalan bir cemaatin idaresi zorlaşmakta" dedi. 2002'den beri hahambaşı olan İsak Haleva ile 15 yıldır yurt dışında yaşayan Türk vatandaşı İlhan Eli Levi'nin Hahambaşılığa aday olduğunu söyleyen Herman, üç din adamının ise adaylığını koymadığını hatırlattı. Herman şu mesajları verdi:
'İSRAİL'İ SORMAYIN'
Cemaatimiz Türkiye-İsrail ilişkileri gibi politik konuların dışında tutulmalı. Bir Hıristiyan, Hıristiyan ülkelerindeki; bir Müslüman, İslam ülkelerindeki siyasi gelişmelerle ilgili yorum yapma konumunda değil. Musevi Türk vatandaşlarının da İsrail ile ilgili konularla bağdaştırılmaya çalışılması yanlış. Devlet politikası olan 'Komşularımızla sıfır problem' anlayışı çerçevesinde, ülkemizin ilişkilerinin tüm dünya ülkeleriyle iyi olmasını temenni ederiz. Her vatandaş gibi, bizler de Türkiye'nin menfaatlerinin gerektirdiği durumlarda ülkemize nasıl daha fazla yararlı oluruz arayışı içindeyiz.
Türkiye'deki demokratik açılım ve anayasa değişikliği süreci hakkında Türk Musevileri'nin blok halde aynı görüşü paylaşmasını beklemek hata olur. Dünyadaki 14 milyon Musevi'nin, yaşadıkları ülkeye ve düşünce yapılarına göre farklı hareket edeceklerini anlamak gerekir. Musevilerin belli bir konuda aynı yönde düşündükleri, birlikte hareket ettikleri şeklindeki sav yanlış ve anlamsız bir önyargı.
(
Türkiye'deki birçok Musevinin İsrail gerilimi nedeniyle Türkiye'yi terk ettiği iddiaları) Bugün cemaatimizin birçok mensubu globalleşmenin sonuçlarına uyum sağlamakta zorlanmakta, ciddi ekonomik sorunlar yaşayanların sayısı maalesef artıyor. Ekonomik nedenlerle başka ülkelerde yeni arayışlara girenler olabilir, ancak önemli sayıda olduklarını sanmıyorum.
1927'de 82 bin, 1965'te 38 bin olan cemaat nüfusu şimdi 23 bin. Sayıca küçülen, ekonomik gücü önemli ölçüde azalan bir cemaatin idaresi zorlaşıyor. Daha az girdiyle daha çok hizmet üretmek zorundayız. Musevi denince akla sadece tüccar, sanayici ve işadamı gelirdi ama bu değişti. Üniversitelerde profesör, doçent, öğretim üyesi olarak hizmet veren dindaş sayımız 100'ün üstünde. Halen 360 dindaşımız iş arıyor.
Türkiye'deki algı araştırmasından çıkan, toplumun yüzde 7'sinin bir Musevi'yi tanımak, yüzde 57'sinin de komşu olarak görmek istemediği sonucunu hak etmiyoruz. Hayatında bir Yahudi görmemiş ve tanımamış insanların sadece önyargılara dayanan ayrılıkçı fikirler beyan etmesi düşündürücü.