"Cenazesine
katılanların her biri oyunu verse Erbakan Hoca'nın partisi en azından iktidar ortağı olurdu valla!.." Vatan ve Akdeniz caddelerinin buluştuğu yerde trafik ışıkları altında bekleşen gurubun içindeyken duydum bu sözü. Ardıma dönüp baktım; kerli ferli bir beyefendiydi böyle diyen. Göz göze gelince gülümsedik birbirimize. On yıllar önce yine Sabah gazetesi muhabiri olarak Tahran'da
Ayetullah Humeyni'nin cenazesini izlemiştim. Mahşer filmi çekilse; sinemacı tabiriyle "doğal kast" yani doğal oyuncu kadrosuyla bunca kalabalıkla anlatılırdı herhalde mahşer yeri. Lakin Erbakan'ın cenaze töreni katılımcıları fersah fersah geçti, fark attı Humeyni kalabalıklarına. Baba evim 40 yıldan fazladır Fatih'te. Girdisini çıktısını, kuytusu yamacını avuç içimden iyi bilirim bölgenin. "Motosikletimle aralardan kaçar, tenhalıklara sızarım" diyordum, morardım. İnsan bedeninde kılcal damarlar nasıl kan doluysa ara sokaklar da aynen öyle, tıklım tıkış hallerdeydi.
GECE CADDE TEMİZLİĞİ
Özellikle Draman, Fethiye, Çarşamba taraflarında kolaçan yaptım ki en hareketli gurupları, mesela İsmailağa cemaatini yakından izleyeyim. Tahminim doğru çıktı. Bu dediğim güzergâh üzerinde her yaştan cemaat üyesi kendilerine özgü giysileriyle ana caddeyi de yol kenarı, saçak altı, ağaç tepesi, semt kahvesi, ev penceresi demeden doldurmuştu lebaleb. Normal zamanda fotoğraf makinelerinden, kameralardan, medya muhabbetlerinden çok da hazzetmeyen bu yurttaşlar bu defa oldukça sıcakkanlı, ilgili, yakın ve muhabbetkâr davrandılar. Birkaç kahvehanede dev töreni ekranların nakil yayınlarından seyretmeyi, arpa boyu ötedeki cami avlusuna girmeye tercih edenlerin çoğu yaşlı, sıkıntıya giremeyecek sağlık sorunlu kimselerden oluşuyordu. Bunca izdiham seyyar satıcı taifenin işlerini hormonlamıştı elbette. Her adımda "bi teklik" karşılığı namaz kâğıdı (seccade niyetine) satanlar, müthiş bir hızla üretilmiş trikodan mamul Erbakanlı kaşkol, bere, flama pazarlayanlara rastladık bu yüzden. Vatan Caddesi üzerinde oturan annem telefonla söylemişti zaten. "Sabaha kadar caddeyi yıkadılar evladım. Tertemiz ettiler güzergâhı" demişti. Baktım ki cenaze korteji geçerken bile hummalı şekilde çalışıyor temizlik elemanları. Bu kadar polisin, güvenlikçinin görev aldığı ikinci bir sosyal olay hatırlamıyorum desem yalan olmaz. Bunca geniş katılımcı arasında dikkati fazlasıyla çeken bir şey de; içten, koşulsuz, saf kederleri, gözyaşları ve dualarıyla kadınların, genç kızların, kız çocukların yoğunluğuydu. İşte tam da buralardayken duydum başta ki o lafı: "Cenazesine katılanların her biri oy verse Hocanın partisi en azından iktidar ortağı olurdu valla!.."