Dersim için devlet özrü

Başbakan Erdoğan, Dersim'deki olaylarla ilgili belgelerle açıklama yaptı ve devlet adına özür diledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun da özür dilemesini isteyen Başbakan, jandarma belgesine göre 1936'dan 1939'a kadar toplam 13 bin 806 kişinin öldürüldüğünü söyledi

AK Parti ile CHP arasında polemik konusu olan Dersim tartışması özre dönüştü. Başbakan Tayyip Erdoğan, devlet adına Dersim'de yaşanan katliam için resmen özür diledi ve Kemal Kılıçdaroğlu'ndan da CHP adına özür dilemesini istedi. Önceki gün parti gurubunda yaptığı konuşmasında Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla birlikte anan Kılıçdaroğlu'na "Sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti başbakanı Tayyip Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım. Haddini bil" diye sert çıkan Erdoğan, Dersim'le ilgili de devlet arşivlerinden ve dönemin tanıklarının anılarından yedi önemli belgeyi açıkladı. AK Parti il başkanları toplantısında konuşan Erdoğan'ın, Dersim tartışmalarıyla ilgili açıkladığı belgeler şunlar:

BELGE 1, 100 ADET BASILAN DERSİM RAPORU: Çeşitli tarihlerde Dersim raporları hazırlanıyor. Şu rapor sadece 100 adet bastırılarak, zata mahsus olarak, bu notla belli yerlere gönderilmiş bir rapordur. Deniliyor ki: Dersim, Hükumet-i Cumhuriye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kat;i bir ameliye yapmak ve ihtimalat-ı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farz-ı ayndır. Bunun için evvela silah toplamak, ardından ıslahat yapmak icap eder. Dersim'e yapılacak harekâtın ayrıntıları, göç ettirilecek aşiretlerin listesi, bunların ne yöntemle yapılacağı anlatılıyor.

HAREKET EDEN HER ŞEYE

BELGE 2, 1935 TARİHLİ TUNCELİ VİLAYETİNİN İDARESİ HAKKINDA KANUN: Kanun'un ilk maddesinde şu belirtiliyor: Tunceli vilayetine, korkomutan rütbesinde bir zat vali ve kumandan olarak seçilir. Sonra, bu vali ve kumandana yasada çok enteresan haklar tanınıyor. Mesela aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. İşte bu kanunun ardından, hazırlıklar yapılıyor, 1937, 1938 ve 1939 yıllarında Dersim'de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim'de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor.

BELGE 3, 8 AĞUSTOS 1939 TARİHLİ JANDARMA BELGESİ: Jandarma Komutanlığı'ndan Başbakanlığa gönderilen belgede Dersim'e yapılan müdahalenin ölü, diri ve teslim olanların bilançosu veriliyor. Buna göre 1936, 1937, 1938 ve 1939'da toplam 13 bin 806 kişi öldürüldü. Belgenin altındaki imza çok ilginç. Faik Öztrak. Dahiliye vekili, yani İçişleri Bakanı...

DEVLET ADINA RESMEN ÖZÜR DİLEDİ: Sayın Kılıçdaroğlu, nereye kaçıyorsun, nereye kaçıyorsun? Bunlardan nasıl sıyrılacaksın? Ben mi özür dileyeceğim, sen mi özür dileyeceksin? Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ve böyle bir literatür varsa ben özür dilerim ve diliyorum. Ancak CHP adına, CHP zihniyeti adına özür dilemesi gereken varsa, şu anda güya 'yeni CHP'nin yeni genel başkanıyım' diyorsun o da sensin, 'hem bir Tuncelili olarak, hem bir Dersimli olarak onur duyuyorum' diyorsun ya hadi onurunu kurtar bakalım, kurtar.

BELGE 4, 23 ARALIK 1938 TARİHLİ BAKANLAR KURULU KARARI: Tunceli'den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirtiyor, 2 bin kişinin daha sürülmesini karara bağlıyor. Burada da Başbakan kim biliyor musunuz Celal Bayar. Reisi Cumhur İsmet İnönü o zaman. Bütün bu sürgünlerin altında, bu öldürmelerin altında İnönü'nün imzaları var. İmzalardan bir isim daha dikkatimi çekti. Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya. Ali Çetinkaya, İskilipli Atıf Hoca'yı düzmece bir mahkemeyle, 'kararın infazına, şahitlerin sonra dinlenmesine' diyerek idam eden, kel Ali Lakaplı Hakim. Bu CHP bu işte... 3 Mayıs'ta, CHP'li Yenimahalle Belediyesi, işte bu Ali Çetinkaya'nın ismini Ankara Yenimahalle'de bir parka verdi.

BELGE 5, 27 EYLÜL 1938 TARİHLİ RAPOR: Dersim operasyonlarının hemen ardından, Sason'da yapılan temizlik ve takip operasyonlarının raporu. Sason bölgesinde 384 kişinin öldürüldüğü, diri tutulan ve teslim olanların tamamının batıya göç ettirildiği ifade ediliyor. 28 Eylül 1938. İmza kim biliyor musunuz? İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Yine CHP...

BÜYÜK BİR TRAJEDİ

BELGE 6, MUHSİN BATUR'UN ANILARI: Dersim olayları sırasında orada asker olan Muhsin Batur, anılarında aynen şu ifadeyi kullanıyor: İki aya yakın Dersim'de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.

BELGE 7, NECİP FAZIL'IN "SON DEVRİN DİN MAZLUMLARI" İSİMLİ KİTABI: İlk baskısı 1969 yılında yapılan bu kitap, yakın tarihimizde yaşanan baskı ve zulmü anlatıyor. Benim ve yaşıtlarımın kulaktan dolma anlatılanların ötesinde, Dersim'le derli toplu ilk tanışması bu eserle oldu. Bu kitap CHP tarafından yasaklandı. Necip Fazıl, Dersim'i ve Dersimlileri, din mazlumları sınıfına alarak, onlara sadece insan gözlüğüyle bakarak, insani bir trajediyi bizlere aktarmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu. Bak ben bunu konuşmuyorum ama sen beni gelip Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtmaya çalışıyorsun. Yazıklar olsun, sana yazıklar olsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı Ermeni diasporasıyla aynı yere oturtacak olanın alnını karışlarım. Haddini bil diyorum, haddini bil diyorum.

İŞTE CHP ZİHNİYETİ...

KİTAPTAKİ KATLİAM ÖRNEKLERİ: Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki masum çocuk Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alakasız bir şahıs olduğunu iddia ederek, alevler içinden fırlamak isteyen bir genç, kalasla alevlerin içine itiliyor ve karşısında da sigara içiliyor. İktidar CHP iktidarı, zihniyet CHP zihniyeti. Bir köy halkı, önce kurşunlanıyor, daha sonra buğday sapları üzerinde yakılıyor.

20 ÇOCUĞU ÖLDÜREN KARA SURATLI: Üstad, faciayı şu satırlarla anlatıyor: Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta. Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaş arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vaziyet birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu emri yerine getirebilecek kimse bulunamıyor. En katı yürekliler bile, böyle müdafaasız masumlara silah kullanamayacaklarını söylemeye mecbur kalıyorlar. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 masumun işi bitiriliyor.

'BİR ÇIBAN'

Başbakan Erdoğan, konuşmasında 16 sayfalık arşiv belgesinden yararlandı. Bir belgenin Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi'nden alındığı görülürken, diğer belgeler için Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi kullanıldı. Başbakan Erdoğan'ın dikkat çektiği Dersim raporunda, Erdoğan'ın değinmediği önemli bir ayrıntı yer aldı. Erdoğan'ın "Dersim hükümeti Cumhuriyet için bir çıbandır" şeklinde alıntıladığı rapor, hükümetin Dersim'e yapılacak yatırımların gereksiz olduğu düşüncesinde olduğunu gösteriyor. Raporda "mektep açmak, yol yapmak, fabrikalar kurmak, kısaca ıslaha çalışmak hayali muhalden başka bir şey değildir" ifadeleri yer alıyor. Yahya BOSTAN/ANKARA

Sevim Kılıçdaroğlu:

Derin izleri var öfkeleniyorsunuz

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Sevim Kılıçdaroğlu bir süre önce bir gazeteye yaptığı açıklamada Dersim'de yaşanan acı olayların ailesinde derin izler bıraktığını söyledi. Eşinin ailesinden Dersim olaylarında ölenler olduğunu belirten Sevim Kılıçdaroğlu, "Kemal Bey'in babası, 1938'den sonra sürgün edilmiş. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz" diye konuşmuştu.

En büyük mazlumlardan biri de Seyit Rıza'dır

Başbakan Erdoğan, Dersim olaylarıyla ilgili konuşmasında bir idamın perde arkasını da anlattı.

SEYİT RIZA'YI UNUTMADI: Dersim vakasının en büyük mazlumlarından Seyit Rıza'nın hikâyesi ise ayrıca yürek burkucu. Yahu bunları anlatıyorum bunlar mı sıkıntı veriyor, Kılıçdaroğlu ve yahut senin zihniyetine, senin inancına, bunlar mı ters düşüyor. Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil, bir röportajda bunu şöyle anlatıyor: "Seyit Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti: Evlad-ı kerbalayıkh, bihatayıkh, yani Kerbala'nın çocuklarıyız. Biz hatasızız. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.

BAŞBAKAN OLMAYI ÇOK BEKLERSİN: Tek partili dönemi koyun bir kenara ondan sonra bunlara (CHP'ye) benim halkım hiçbir zaman tek parti iktidarı verdi mi? Vermedi. Halkımın değer yargılarıyla, bunların değer yargıları uymuyor, uyuşmuyor. Şimdi çıkmış diyor ki 'ben başbakan olacağım'... Daha çok beklersin. Anamuhalefetin başkanının işte dün yaptığı konuşmalarda, hiç sokaktan geçen rastgele hiç yetişmemiş, adeta mürekkep yalamamış bir tip. Konuşmalar böyle...

HASAN SALTIK: MEZAR YERLERİ AÇIKLANSIN

Dersim olaylarını 10 yıldır araştıran Hasan Saltık CHP'yi eleştirdi: Başbakan Erdoğan'ın 'Devlet adına özür dilemem gerekiyorsa dilerim ve özür diliyorum' açıklamasını sevindirici buldum. Bu konu düne kadar konuşulmuyor, tartışılmaya açılmıyordu. O anlamda mutlu olsak da siyaset malzemesi yapılmasını istemiyoruz. Bu konunun partilerin birbirini yıpratma aracı olarak kullanılmasını istemiyoruz. CHP yöneticileri, 'Evet tarihimizde, geçmişimizde bu hata yapıldı' diye açıklama yapmalıydı. Aleviler yıllarca CHP'ye oy verdi.

ASKERDE ÇOK BELGE VAR

Dersimli travma yaşıyor. Amatör bir toplayıcı olarak arşivimde 1000'e yakın fotoğraf var. Elde ettiğim fotoğraflar ordu kökenli kişilerin elinden çıktı. Kim bilir Genelkurmay'da nasıl fotoğraflar vardır. Başbakan'a, onlara da ulaşılması gerektiği konusunda çağrı yapıyorum. Genelkurmay'da çok fazla belge var. Katliama askerlerle birlikte siviller de katıldı. Halk adeta avlandı. Birbirleriyle 'Kim daha çok öldürecek' diye yarışıyorlarmış. Kaymakamların 'ne zaman öldürmeye başlıyoruz' çağrıları var. Genelkurmay belgeleri 7 bin kişinin öldüğünü söylüyor ancak 13 binden fazla ölü, 2 bin de kayıp var. Öldürülenlerin mezar yerlerinin açıklanması, Dersim adının geri verilmesini istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Gül: Arşivler açılsın

"Dersim" tartışmalarına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, İngiltere'den katılarak "Arşivler açılsın" dedi. Gül, bir gazetecinin, "Tarihle yüzleşme meselesinde Dersim de önemli. Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığı arşivindeki belgelerin araştırmacıların hizmetine sunulması mümkün müdür?" sorusunu yanıtladı. Cumhurbaşkanı, prensipte arşivlerin açılmasından yana olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, "Tabii ki tüm arşivlerin bilim adamlarına, araştırmacılara açık olması gerekir. Bunlar bugün basit gözükebilir ama karakola girerken titrenilen dönemden geldik biz. Prensipte tüm arşivlerin açık olması gerekir" dedi. Gül, konunun siyasi tartışmalara alet edilmemesi gerektiği mesajını da verdi; "Eğer bunlar mecrasından çıkartılıp çarpıtılmaz, siyasi söylemlere alet edilmeyecek şekilde olursa daha kolay olur açıkçası" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu: Kin ve nefret tohumu ekti

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kılıçdaroğlu, Mardin'de şehit olan Jandarma Kıdemli Başçavuş Oktay Aydoğan'ın Keçiören'deki babaevine taziye ziyaretinde bulunarak, başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu, burada Başbakan Tayyip Erdoğan'ın sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi: "Bir başbakanın görevi toplumda sevgiyi egemen kılmaktır. Sayın Başbakan topluma kin ve nefret tohumları ekti. Ben kendisini dinlerken 'acaba Türkiye Cumhuriyetine düşman bir kişiyi mi dinliyorum?' diye kaygıya kapıldım. Başbakanının kesinlikle ama kesinlikle bilgilendirilmesi lazım, kesinlikle ama kesinlikle bir psikoloğa görünmesi lazım." Kılıçdaroğlu'nun Doğu ve Güneydoğu'daki 176 sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan heyeti kabulünde ise "Yüzleşmeye karşı değilim. Ama bunu siyasetin konusu yapmamak lazım. CHP'yi vurmaya çalışmalarına karşıyım" dediği öğrenildi.