Radikal'den Ömer Şahin, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in eşiyle birlikte Çukurambar'daki kafe ziyaretini yazdı. İşte o satırlar...
Bir pazar günü. Yer Çukurambar'daki kafelerden biri. Sivil bir aracın şoför koltuğundan 'tanıdık' bir yüz iniyor. Yanında ne koruma, ne şoför var. Gelen Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve eşidir.
Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının yaşam tarzı bellidir. Hayatları en az 40 yıl üniforma içinde, günlerinin büyük bölümü karargâhta, kışlada geçmiştir. Yoğun güvenlik önlemi altında yaşarlar. Geçecekleri caddede çoğu zaman trafik durdurulur. Pek fazla halka karışmazlar. Yemeklerini karargâhta veya konutlarında yerler. Üniformanın ve alışkanlığın getirdiği kısıtlı sosyal hayatı vardır.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel göreve geldiği günden bu yana farklı bir portre çiziyor. 'Sivil' refleksleri ağır basıyor. Onun gelişiyle 'sivilleşme' alanında kayda değer adımlar atıldı. MGK ve YAŞ'taki oturma düzeninin değişmesi bile başlı başına önemli.
Necdet Paşa, kişisel tercihleriyle de 'halk tipi' Genelkurmay Başkanı olacağının işaretlerini veriyor. Bunun ilk örneği TOKİ'den ev almasıydı. Paşa, TOKİ'nin TBMM ile ortaklaşa yürüttüğü projeye girmişti. Bazı bakan, siyasetçi ve bürokratlarla birlikte İncek'teki konutlardan daire aldı. Belki de emekli olduktan sonra Fenerbahçe Orduevi veya Bodrum civarı yerine burada oturacak.
Geçen günlerde Necdet Özel Paşa sessiz sedasız bir sürpriz daha yaptı. Pazar günü öğle saatlerinde yanına eşini alarak Ankara'nın yeni gözde mekânlarından Çukurambar'daki bir kafeye gitti. Ne bir şoför ne koruma vardı araçta. Direksiyonda sivil kıyafetler içinde Paşa vardı. Arabayı parketti ve caddeye yakın bir masaya oturdu. Paşa ve eşi tatlı bir sohbet eşliğinde yemeklerini yediler. Kafe müşterilerinin bazıları Paşa'yı tanımıştı. Bazıları da Paşa'nın masasına özel ilgi gösteren kafe yöneticisine sordu, "Kimdi bu adam, bir yerlerden tanıyor gibiyim?" Aynı mekânı paylaştıkları kişinin Genelkurmay Başkanı olduğunu öğrenince de haliyle şaşırdılar. Öyle görülüyor ki Necdet Paşa 'kışla'yı mesken tutmayacak. Lojman ile karargâh arasında mekik dokuyan Paşa görüntüsü vermeyecek. Farklı zamanlarda, farklı mekanlarda halkın içinde görünecek.
Davutoğlu: Fenerbahçe için gözyaşı döktüm
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın Fenerbahçe sevgisi ve taraftarlığını bilmeyen yok. Meğer Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Başbakan'ı aratmayacak derecede FB'liymiş. Öyle bir taraftarlık ki 1960'lardaki FB kadrosunu ezbere sayacak kadar. Estonya ve Moldova'yı kapsayan gezide birlikte olduğumuz Dışişleri Bakanı Davutoğlu, futbola ilişkin bilinmeyen yönlerini de anlattı. Davutoğlu, küçük yaşlardan itibaren futbola merak salmış. Lisede iken okul takımında top oynamış. Toprak ve halısahalarda ter akıtmış. Kendisini "iyi bir golcü" olarak tanımlıyor. Nasıl bir golcü olduğunun iki çarpıcı örneği var. 2005 yılında başbakan başdanışmanı olduğu dönemde Brezilya'ya gidilmişti. Ünlü futbolcuların yetiştiği kum sahada Brezilyalılara karşı golünü rövaşata ile attı. İş yoğunluğundan dolayı yeşil sahalara ara veren 'Hoca' geçen hafta dönüş yaptı. Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem çalışanları ile korumaların maçı vardı. MİT halısahada yapılan maçın sürprizi Fener formasıyla sahaya gelen Davutoğlu oldu. "Ben korumalarla birlikte oynayacağım" diyen Hoca, kafa, sağ, sol ayak derken 11 golün dördünü atmış. Dört de asisti var.
Ahmet Davutoğlu , FB istatistiklerini çok iyi biliyor. Hatta bir gün Meclis'in en fanatik FB'lisi olarak gösterilen Dışişleri Komisyon Başkanı Volkan Bozkır'ı test etmiş. "1968'de Manchester City'yi yendiğimiz kadroyu sayabilir misin?" diye sormuş. Bozkır, dokuz kişiyi saymış, kalan iki ismi de Davutoğlu tamamlamış. Davutoğlu'nun bir de acı hatırası var. Kaybettikleri bir Adana Demirspor maçı sonrası gözyaşlarına hâkim olamamış. Eşi ve çocukları da FB'li olan Davutoğlu, fanatizmden endişe duyuyor. Statlardaki küfürlerin, gerginliğin kendisini üzdüğünü söyleyen Davutoğlu, GS'nin UEFA Kupası'nı almasını 'başarı' örneği olarak uluslararası toplantılarda dile getirdiğini anlatıyor.
