Emekli Orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün Ergenekon Davası'nda tanık olarak verdiği ifadeler, farklı yorumları da beraberinde getirdi. Bazı emekli generaller "Silah arkadaşlarını temize çıkardı" diyerek Özkök'e destek verirken, siyaset bilimciler ise Özkök'ün ifadelerini "Darbe hazırlığı vardı" olarak yorumladı. Hukukçular ise son kararı duruşma yargıçlarının vereceği görüşünde. İşte Özkök'ün ifadelerine yönelik farklı yorumlar:
Sami Selçuk (Yargıtay Onursal Bşk.)
İş yargıçlara kaldı
Herkes bir taraftan bakıp, 'Suç sabit oldu' 'Bu dava çöktü' şeklinde farklı görüşler ifade ediyor. Bunların hepsini, diğer kanıtlarla birlikte yargıçlar değerlendirip bir karar vereceklerdir. İddia edilen suçun ön aşaması, diğer aşamaları nedir bilmiyoruz. İleride bir suç işlemek, teşekkül etmek farklı, darbeye teşebbüs etmek farklı ve ayrı bir suçtur. Bir davranış olmadığı sürece kimse sorumlu tutulamaz. Suç hukuku insanların iç dünyasıyla oluşmaz. Eyleme yansıması gerekir. İlker Başbuğ'un doğrusu hangi suçtan yargılandığını anlamış değilim. Başbuğ'un yargılanacağı merci Anayasa Mahkemesi'dir. Yargıtay Başsavcılığı, 'hayır' diyor. Görev kavramını yanlış anlıyorlar. Hilmi Özkök'ün açıklamaları ve resmin bütününe bakmak lazım. Eski Kuvvet Komutanı Aytaç Yalman ile ilgili başka kanıtlar çıkarsa dava açılabilir.
Faik Tarımcıoğlu (Emekli Askeri Hâkim):
Bilirkişilik yapmıştır
Özkök'ün verdiği ifadeler bir bilirkişi raporu niteliğinde değerlendirilmeli. Muhtıra kelimesini telaffuz etmek, konuşmak suçun oluştuğu anlamına gelmez. Hilmi Özkök, hem silah arkadaşlarının rencide etmedi hem de tarihe not düşülecek bir tanıklık yaptı. O dönemin komuta kademesinin tamamı 28 Şubat ve basının manşetlerinin etkisi altındaydı. Yazılanları komuta kademesi üçle çarpıyordu. 28 Şubatçılar tasfiye edildi. Bunların bazı uzantıları kaldı. Özkök'ün ifadeleri kitabın özeti, kapağı gibi oldu. Aydınlatıcı bir ifade oldu. Hâkim ve savcılar bunu kelime kelime okumalı. Çok diplomatik bir üslup kullanmıştır. Eğer hâkimler bu dille ilgili eğitim almışlar ise anlayabilirler. Tanıklığa dayalı ifadesi bilirkişi olarak değerlendirilmeli ve ona göre karar verilmelidir. Kesinlikle bu ifadeler davayı etkiler.
Nejat Eslen (Emekli Tuğgeneral):
Silah arkadaşlarına sahip çıkmış oldu
Yakinen tanıdığım Hilmi Özkök, çok iyi bir insan ve astlarına çok sahip çıktı. 'AK Parti iktidara gelince hepimiz tedirgin olduk' diyor. Kendi aralarında bir beyin fırtınası yapmışlar. Muhtıra bir harekat tarzı olarak geçiyor. Hükümetten memnun olmayan herkes, her grup bu tarz beyin fırtınaları yapabilir. Ama bir darbe planı yok. Verilmiş bir karar yok. Verdiği ifadeyle bence tutuklu emekli ve generalleri temize çıkardı.
Doğu Ergil (Siyaset Bilimci):
İlk ağızdan en kesin deliller
Şu anda sanki Özkök, çok önemli bir beyanatta bulunmamış numarası yapılıyor. Halbuki hiç öyle değil. "Ben bu muhtıraların metinlerini gördüm" diyor. Ne demektir bu? "Bunlar astlarım 4 kuvvet komutanı tarafından hazırlandı ve uygulamaya konmak için harekete geçildi ama ben engel oldum" demek istiyor. Böylece şu anda tüm davalardan içeride yatanların ve davaları yürüyenlerin hepsinin mahcubiyeti için çok net bir delil ortaya koyuyor. Sonuçta Özkök bu muhtıralar üzerinden bir darbenin hazırlığını engelleyen bir komutan. "Ben olmasaydım bu darbeler gerçekleşecekti" diyor. Davaları yürüten hâkim ve savcılar bunu kesin delil olarak kullanacaklardır.
Mete Yarar (TSK'dan emekli güvenlik danışmanı):
Davanın seyrini değiştirmez
Hilmi Özkök'ün tanıklığında bugün söyledikleriyle dün söyledikleri arasında çok büyük farklılıklar yok. Bu nedenle davanın tamamını etkileyecek bir dayanak oluşturmayacak. Öncelikle onun söyledikleri ve açıklamaları üzerine kurulu bir dava değil zaten. Tutuklu olan kişiler, 'Darbe yapılmış olsa bu konuyu en iyi bilecek kişi genelkurmay başkanıdır' düşüncesiyle tanık olarak dinlenmesini istemiştir. Bildiklerini anlatmıştır.
