CHP Ankara Milletvekilleri Levent Gök ve İzzet Çetin, 30 Ağustos 2012 tarihinde Keçiören'de 'dur' ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından silahla vurularak öldürülen Cem Aygün'ün babası ve 7 kız kardeşi basın toplantısı düzenledi. Gök, hayatını kaybeden Cem Aygün'ün ailenin tek erkek çocuğu olduğunu ve ailesinin büyük umutlarla yetiştirdiği evlatlarının polis kurşunuyla hayatını kaybettiğini anlattı. Cem Aygün'ün aldığı hapis cezasının ardından bir süre önce denetimli serbestlik kapsamında tahliye edildiğini anlatarak, Aygün'ün Keçiören Güçsüzler Yurdu'nda çalıştığını söyledi. Olayın saat 11.00'de meydana geldiğini ancak ailesine akşam haber verildiğini savunan Gök, bu süre içinde emniyetin 'kendine göre' tutanak tuttuğunu ileri sürdü. Gök, 'Polisin acemi, aceleci, şaşkın davranışı 24 yaşındaki gencimizi aramızdan aldı götürdü' dedi.
Ailenin faillerin bulunmasını ve cezalandırılmasını istediğini belirten Gök, olaya karışan polislerin savcılık tarafından bir gün sonra serbest bırakıldıklarını söyledi. Ailenin TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na da başvurduğunu bildiren Gök, Komisyonun bir üyesi olarak olayı yakından takip edeceğini söyledi.
Olaya karışan polislerin serbest bırakılması üzerine Cem Aygün'ün kız kardeşlerinin yaşadıkları kaybın travması ve acısıyla emniyete gittiğini ve faillerin hesap vermesini istediklerini belirten Gök, burada kız kardeşlerin 50 polisin saldırısına uğradığını ve darp edildiklerini iddia etti. Gök, ailenin adalete güvenlerinin sarsıldığını, yetkililerin olayın üzerine ciddiyetle gitmesini istediklerini ancak, bundan emin olmadıklarını dile getirdi. Gök, 'Bunu yapanlar, alelacele serbest bırakılanlar zannetmesin ki adalet arayışları sona erecektir. Biz sonuna kadar adaleti aramaya devam edeceğiz' diye konuştu.
'KARDEŞİM SUÇLU DAHİ OLSA BUNLARI HAK ETMEDİ'
Cem Aygün'ün inşaat işçiliği yapan babası İstem Aygün ise, oğlunu anlatırken gözyaşlarına boğuldu. İnşaat işçiliği yaparak yetiştirdiği oğlunu 24 yıl sonra kaybeden bir baba olduğunu belirten ismet Aygün, 'Buna can dayanır mı? Bana 4 saat haber vermiyorlar, neden? Benim çocuğum onlara ne etti? Onları neden bir gün sonra serbest bıraktılar. Hala 'şundan dolayı vurduk' diyen yok. Ben bunların ağır ceza almalarını istiyorum' dedi.
Diğer çocuklarının da polis tarafından darp edildiğini belirten İsmet Aygün, 'Bütün yetkililerimizin bana yardımcı olmasını istiyorum. Onun için bunların cezasını çekmesini istiyorum. Oğlum düşünce yardım istiyor ama 11 kurşun daha atıyorlar. Benim çocuğum onlara bıçak mı çekti, silah mı çekti? Dur dedi durdu. Benim çocuğum kaçsa altında araba vardı, onunla kaçardı. Bunlar kimden vur emri aldı?' diye konuştu.
Abla Yasemin Aygün ise, gözyaşları içinde, 'Eğer doğurmakla anne olunuyorsa annesi değilim, ama annesi benim. Onu kundaklayıp yatağa ben koydum. Biz onu el belek gül bebek büyüttük. Saat 18.00'de telefon açtılar, 'kardeşin öldü' dediler. Gelin de dayanın. Kardeşim toprağa verilmeden onları serbest bıraktılar. Benim kardeşim toprağın altına yatıyor, yemiyor, içmiyor. Ama onlar yaşıyor, yiyip içiyor. Biz bu Türkiye'nin evladı değil miyiz? Vergi demiyor muyuz? Biz insan değil miyiz. Benim annem onun havlusunu koklayarak oturuyor. Biz daha yatak yüzü görmedik, balkonlarda onun yolunun gözlüyoruz. Getirsinler benim 24 yaşındaki kardeşimi. Bu kadar ucuz mu dünyada yaşamak? Adalet istiyoruz, suçluların cezalandırılmasın istiyoruz. Kardeşim suçlu dahi olsa bunları hak etmedi' diye konuştu.
