SABAH YAZARLARININ KURULTAY İZLENİMLERİ
AK Parti'yi aşabilmek
Aynı salonda izlediğim üçüncü siyasi toplantı. Sırasıyla CHP, AK Parti ve MHP kongreleri. İlk izlenimim şu: "AK Parti, kongre işini biliyor. Oldukça profesyonel. Ve diğer partilere ilham kaynağı oluyor!" Gerek CHP gerekse MHP Kurultayları'nda "AK Parti'yi aşma çabası ve bocalama" hakimdi. İktidar partisi öylesine geniş bir alanı kaplıyor ki hem sosyal hem de milliyetçi söylemi rakip partilerin elinden alabiliyor. Geriye sadece, korku ve kaygılara yaslanan ve bu dar alanda siyaset üretmeye çalışan kadrolar kalıyor.
MHP'nin 10. Büyük Kurultayı gerçekten coşkulu idi. Hatta neredeyse ana muhalefet çizgisine yaklaşacak kadar hareketli idi. MHP tabanı arayış içinde ama kafası karışık. Hem mevcut yönetime mesaj verme eğilimindeydi hem de AK Parti'nin milliyetçi söylemi karşısında şaşkın... Genel Başkan Devlet Bahçeli ve Kurultay Divan Başkanı Tuğrul Türkeş'in konuşmalarından anlaşıldı ki MHP, "milliyetçi muhafazakar" kimliğindeki iki ana unsurun yerini değiştiriyor. Yani "muhafazakar milliyetçi" şekle bürünüyor.
Yine dünkü Kurultay gösterdi ki MHP yönetimi, 12 Eylül 2010 referandumundan dersler çıkarmış. Parti tabanına rağmen yürüttüğü kampanyanın, siyasi tasfiyeye kadar varabileceğini anlamış. Bu nedenle daha demokrat, daha kitle partisi arayışına yönelmiş. "Bunun dışında kurultayda ne vardı?" diye sorarsanız, yanıtı fazla uzun değil. Devlet Bey, kendince haklı çıktığı olayları sıraladı, MHP'ye operasyon çeken çevrelerle hesaplaşacağını vurguladı. "Kürt sorunu yoktur" dedi ama "Haksızlığa uğrayan Kürt kardeşim varsa sözcüsü olmaya hazırım" güvencesi verdi. Kırmızı çizgilerini çekti. Yeni anayasada "vatandaşlık" tanımından "Türk" unsurunu çıkarmaya asla razı olmayacağını hatırlattı. Bir yandan partilileriyle güven tazelemeye diğer yandan AK Parti ve CHP'den ayrışmaya çabaladı... Özetle... MHP tabanı oldukça dinamik. Hepsi yenilik peşinde. Ama şimdilik eldeki bir daldaki ikiden iyi görünüyor.
OKAN MÜDERRİSOĞLU
İki parti iki kongre
Ankara Arena Spor Salonu bu kez MHP kongresine ev sahipliği yapıyor. MHP kongresinin yapıldığı Arena salonuna gittiğimde şaşırıyorum. Kongredeki kalabalık CHP'den fazla AK Parti'yle de yarışacak düzeydeydi. Mersin'den akademisyen bir delege şöyle diyor: "Bu kongrede Ziya Gökalp'in devletle bütünleşen milliyetçiliğiyle Erol Güngör'ün toplumla bütünleşen milliyetçiliği üzerinden bir yarış var." Mersin delegelerine göre devleti Devlet Bahçeli, toplumu ise Koray Aydın temsil ediyor. Salona girince bu iddiadan çok günlük siyasetin popülist diliyle karşılaşıyorum. Bahçeli uzun konuşmasında salonu etkiliyor ve MHP tabanına iktidar vadeden bir konuşma yapıyor. Konuşmasında ağırlık "bölücülük, terör ve Türk kimliği" üzerine... Son dönemde yükselen milliyetçiliğin de MHP'deki dinamizmin de nedeni bu... PKK-BDP hattındaki siyasi aktörlerin bu gerçeği görmelerini isterdim. Buna rağmen MHP'nin işi kolay değil. Salonu süsleyen sloganlar da bunu gösteriyor: "1000 yıldır kardeşiz biz", "75 milyonuz biz", "786 bin kilometrekareyiz biz"... Çok tanıdık değil mi? MHP, AK Parti'nin sloganlarını aşamıyor... Başbakan Erdoğan 2023 vizyonuyla CHP'nin, 2071 hedefiyle de milliyetçilerin argümanlarını ellerinden almış durumda... Bu nedenle şiddetin yükselttiği milliyetçilik MHP'lileri heveslendiriyor ama bu heves MHP'ye iktidar yolunu açmıyor. Geriye bir tek parti içi iktidar kalıyor. Onu da yine Bahçeli yakalıyor...
HAKPAR'DA BURKAY DÖNEMİ
Ankara'daki ikinci durağım HAKPAR kongresi. Kongreyi ilginç kılan geçen yıl Türkiye'ye dönen Kürt siyasetinin önemli ismi Kemal Burkay'ın genel başkan olması... Irak, İran ve Suriye Kürt partilerinin temsilcilerinin ön planda olduğu bir kongre... Talepleri de MHP kongresinin tam tersi... "Demokratik bir anayasa, Kürtçenin resmi dil olması ve federasyon talebi..." Burkay, Kürtçe başladığı kısa konuşmasını şöyle noktalıyor: "Türkçe konuşacağım çünkü mesajımı Türk halkına vermek istiyorum... Biz Kürt meselesini birlikte çözeceğiz ve birlikte yaşayacağız." İki zıt kongreyi geride bırakıp İstanbul'a dönerken "Demokrasinin güzelliği de burada..." diyorum.
MAHMUT ÖVÜR