Sistem çatışmaya çanak tutuyor
Çiçek: "Mevcut anayasa felsefi açıdan sıkıntılı. Devleti önceleyen, özgürlüğü arka plana iten, güvenliği önplana çıkartan bir anlayışı sahip. Türkiye'de 2.5 kuvvet var; yargı ve yürütmenin yanında yarım da yasama
GİRİŞ
SORUNLARIN TEMELİ ANAYASA
Yakın siyasi tarihimizde yaşadığımız gerginliklerin, kutuplaşmaların temelinde, yönetim zafiyetlerine sebebiyet verecek kadar önemli krizlere kaynaklık teşkil eden anayasa sorunu var. Bu, öyle bir anayasa ki kabul edildiği andan bugüne değiştirilmesi gerektiği söyleniyor.
30 YILDA 17 KEZ DEĞİŞTİ
1982 Anayasası'nın iç dengeleri bozuk, felsefesi günümüze uygun değil. Bu nedenle anayasa konusu her dönem tartışma oldu. Kabul edilmesinden bu yana geçen 30 yıl içinde 17 defa değişti, 2 değişim çabası ise direkten döndü. Bazen birkaç ay ara ile bile değişiklik yapıldı. En temel yasada bu kadar değişiklik Türkiye'de hukuk istikrarı bırakmadı.
KRİZLER ANAYASASI
28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007 krizleri bu anayasa döneminde oldu. Hiçbir sayısal, anayasal sıkıntı olmamasına rağmen Türkiye, cumhurbaşkanını seçemedi. Yeni anayasa için var olan toplumsal talep, bugün toplumsal zarurete dönüştü. Bu anayasayı değiştirmek bir zarurettir. Kaldı ki bu Anayasa'yı yapanları şimdi yargılıyoruz. Anayasayı yapanları yargılayıp onların yaptığı anayasadan yetki almak, buna göre devleti yönetmek izahı olmayan bir çelişkidir. Bu çelişkiden Türkiye'nin kurtulması gerekir. Doğru bir kararla, seçim vaatlerinin de sonucu olarak yeni anayasa yapılması için Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Evvela yöntem ve takvimi ortaya konuldu. Dedik ki; Öteki anayasalarda halka bir şey sorulmadı. Danışma Meclisi, komisyonlar kuruldu. Onlar, kendi düşüncelerini metne döktüler. Halka tanıtım yapılmadan ve eleştiri imkânı verilmeden o anayasa kabul edildi. Biz, 'demokratik yöntemle yapılım, halka sunalım' istedik. Toplumun her kesiminden görüş aldık. Bu, Türkiye'de ilk defa oluyor. Belki dünyada da birkaç ülke bu yöntemi denemiştir... Aradan geçen süre içinde 20 bin sayfalık görüş, rapor, beklentileri ortaya koyan yazılı metinler çıktı.
80'DEN FAZLA MADDE
Uzlaşma Komisyonu, 1 Mayıs 2012'den bu yana taslak metni yazıyor. 31 Aralık 2012'ye kadar 245 gün geçti. Komisyonun fiili çalışma süresi ise 87 gündür. 80'den fazla madde müzakere edildi. Bu süre içinde 4 partinin kongresi yapıldı, bayramlar, yaz tatili nedeniyle yoğun bir çalışma sergilenemedi. Şimdi haftanın 5 günü çalışıyoruz. Böyle bir yöntemle ilk kez anayasa yapıyoruz. Zaman zaman yöntemleri değiştirerek, daha yoğun bir çalışma sergileme arzusu ile bugüne kadar gelindi.
PARTİLERİN FİKRİ ORTAYA ÇIKTI
4 siyasi parti biraraya geldiğinde hiçbirinin elinde kamuoyu ile paylaştığı anayasanın tümünü ihtiva eden bir metin yoktu. Şimdi, "temel hak özgürlükler, yasama, yürütme, idare ve yargı" ile ilgili görüşlerini ortaya koydular. Böylece anayasanın omurgası partiler açısından ortaya çıktı. Belki bu süre içinde istenen hedefe ulaşamadık ama ilk defa "partiler ne düşünüyor, hangi konularda birlikteler, hangi konularda ayrılıyorlar, hangi konular müzakere ile aşılır?" bunları görmüş olduk. 4 partinin anayasa mimarisi artık ortaya çıktı.
UZLAŞIYI BULMA ÇABASI
Anayasalar en temel konuların hukuk zeminde buluştuğu metinlerdir. Toplumda kutuplaşmaya, gerginliğe, siyasi sataşmalara konu olan bir konunun, bir masa etrafında hemencecik çözüme kavuşması fevkalade zor. Biz, en temel metinleri tartışa tartışa, belki de dışarıda olmayan uzlaşıyı burada sağlamaya çalışıyoruz.
BU ANAYASA DAR GELİYOR
Anayasa için bayram havasına ihtiyaç var. Dışarıdaki iklim ve atmosferde anayasa yapmak kolay değil. Ama yeni bir anayasa yapma mecburiyetindeyiz. Bu anayasa ile yola devam edemeyiz. Temel hak ve özgürlüklerin standartları bize dar geliyor. AİHM'in kararları da bunu ortaya koyuyor. Temel hak ve hürriyetler çağın gereklerine, ülkenin beklentilerine yanıt vermiyor.
2.5 ERK VAR
Bu anayasa felsefesi açısından da sıkıntılı. Devleti önceleyen bir anlayışı var. Özgürlükleri arka plana iten, güvenliği ön plana çıkartan bir anlayışa sahip. Bunlara ilaveten üç erk arasındaki denge sağlıklı değil. Yasama organı sembolik, ben de sembolik bir organın başkanıyım. Hem yürütme hem de yargı erki, yetkilerini alabildiğine kullanıyor. Türkiye'de 2.5 kuvvet var. Yargı ve yürütmenin yanında yarım yasama.
önümüzde
ALTIN BİR FIRSAT VAR
YARIN