Başbakan'dan önemli açıklamalar
Başbakan Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yaptığı ziyaret dönüşü, ANA uçağında gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde Kuzey Irak'taki gibi bir yapının doğmasına Türkiye'nin sıcak bakmayacağını söyledi. Başta Türkiye olmak üzere birçok ülkenin Suriye'nin bölünmesini istemediğini belirten Erdoğan, bu ülkede yaşanan krizde son dönemece girildiğini, bunun uzun süre devam etmeyeceğini dile getirdi.
Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan 7 emirlikten biri olan Şarjah'ı (El Şarika ) ziyaret eden Erdoğan, dönüş yolunda gazetecilerin İmralı sürecinden Suriye'deki gelişmelere, iptal edilen köprü ve otoyol ihalesinden YÖK kanununa kadar pek çok konudaki sorusuna cevap verdi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile bu hafta Türkiye'de görüşecek olan Erdoğan, Amerika'nın Suriye krizinde h'l' elini taşın altına koymadığını belirtti, Suriye krizinde seyirci kalan BM Güvenlik Konseyi'nin yanı sıra İslam İşbirliği Örgütü, Arap Birliği ve İran'a sert eleştiriler yöneltti.
İptal edilen köprü ve otoyol ihalesinde verilen fiyatı çok düşük bulduğunu ifade eden Erdoğan, bu fiyatın kabul edilmesinin halka ihanet olacağını vurguladı, bu konuyu halka arz ile çözeceklerini kaydetti. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı'nın önünde olan YÖK kanun taslağıyla ilgili kafasında bazı soru işaretleri olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, üniversitelerin yönetimini düzenlerken Batı'daki modellere bakılması gerektiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, ilk kez bir yurt dışı gezisine sadece haber ajanslarının üst düzey yöneticilerini davet etti. Programa Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, AA Genel Müdürü Kemal Öztürk, DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci, İHA Genel Müdür Yrd. İsmail Ballı ile TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin katıldı.
Başbakan Erdoğan'ın gündeme ilişkin sorulara verdiği cevaplar şöyle:
SORU: Birleşik Arap Emirlikleri seyahati sizin için nasıl geçti? Değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Buraya ilk defa Türkiye Cumhuriyeti'nden bir Başbakan geliyor, Ajman'a da öyle. Ayrılırken de onu söyledi. Bana söylediği şu: 'Buraları çok sık (kendi tabirimle kullanacağım) markaja almıyorsunuz. Gerekirse bu 7 eyaletin hepsinde ofisler kurmak suretiyle burayı sıkı takibe almanızda fayda var.
Biz de şimdi oradaki konsolosumuza, 'buraya ataşe atanana kadar buranın aynı zamanda ticaret ataşesisin' dedik.
SORU: Yeni YÖK Yasası'nda yönetimsel soruları da çözecek bir takım değişiklikler düşünüyor musunuz?
Biz, şimdi hem dünya ile entegre olalım diyoruz. Dünya ile entegre olacaksak Batı ne tür bir üniversite anlayışıyla çalışıyor, bunu görmemiz lazım. Allah rahmet etsin Sabancı ziyaretime gelmişti, benim de ilk dönemimdi. 'Başbakanım 250 milyon dolar yatıracağım, rektörünü ben atayamayacağım, böyle bir şey olur mu?' dedi. Şimdi ben bunu tartışamam, doğru. Buranın patronu benim, ama ben rektörünü atayamayacağım. Sonra rektörle mi okulu yöneteceğim? Amerika'da okulların, üniversitelerin yönetimini rektörler yapmaz, rektör akademik işlerle uğraşır. Yönetim başka bir şey, bu başka bir şey. Bunların hep gözden geçmesi lazım. Rektör bunlarla niye uğraşsın? Rektör gitsin akademik işlerle uğraşsın.
SORU: Suriyeli muhalifler ellerindeki bölgeleri yönetmek üzere 2 Mart'ta başbakanlarını seçmek için İstanbul'da toplanma kararı aldı. Cuma günü de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry gelecek belki görüşülebilir. Suriye'deki meselede bir değişiklik umudu var mı?
Suriye'de 2 yıl hemen hemen devriliyor, bu süre içerisinde henüz Amerika'nın net tavrı ortada yok. Kınıyor falan bu tür şeylere eyvallah tamam da biz Amerika'dan başka bir şey bekliyoruz. Rusya'nın ortaya koyduğu menfi tavır, Çin'in tavrı ortada. Bunlarla bizim görüştüğümüz kadar Amerika'nın da görüşmesi lazım, eğer bu işi çözmek istiyorsa onlarla masaya oturması lazım. BM Güvenlik Konseyi'nde ben daimi üye değilim ki onlar daimi üye. Daimi üyeler orada bir neticeye varamadıktan sonra dünyadaki bu kriz ülkesinin krizini nasıl çözeceğiz. BM bu işler için kurulmadı mı? Bu işler için kuruldu. Bu işlerin de kilit ülkeleri 5 tane ülke. 5 ülke üzerine düşeni henüz yapmadı.
SORU: İslam İşbirliği Teşkilatı'na yönelik eleştiriler de var, organizasyonun tam hakkıyla Suriye konusunda tepki vermediği düşünülüyor, siz ne düşünüyorsunuz?
CEVAP: İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da Arap Ligi'nin de eleştirilmeye layık olduğunu söyleyebilirim. Ne Arap Ligi ne de İslam İşbirliği Teşkilatı Suriye konusunda şu ana kadar ciddi bir tavır, yük almamıştır. Yük ağırlıklı olarak Türkiye ve Katar'ın üzerindedir. Biz, diğer ülkelerden de destekler bekliyoruz. Türkiye'nin şu ana kadar harcadığı para 600 milyon doları aştı. Suudi Arabistan'ın lojistik destek için 50 milyon dolar gibi bir yardımı ve bazı ülkelerden gelen toplamda 30 milyon dolar gibi insani yardım insanı yardım söz konusu. Maalesef ağırlıklı olarak yük bizim ve Katar üzerinden gidiyor.
SORU: Libya'da çok farklı bir müdahale vardı.
CEVAP: Orada BM Güvenlik Konseyi ani bir karar aldı. Kararın belki içeriği farklıydı ama onu Fransa kendi arzu ettiği gibi kullandı, adımı attı. Adımı attıktan sonra diğerlerinin de geriye dönmesi söz konusu olmadı. Diğerleri de peşine takıldı. Zaten orada Kaddafi adeta ciddi bir vurgun yedi. Kendisini toparlaması zaten mümkün değildi, nitekim de toparlayamadı.
Suriye konusu böyle gitmeyecektir. Ben, bunun çok daha fazla uzayacağı kanaatinde değilim. Artık son dönemece giriliyor gibi geliyor bana. Son dönemece girerken de buranın en önemli tavrı muhalif güçlerin ortaya koyduğu tavırdır. Çok şehit verdiler, 60 bini aştı, ama yılmadan, usanmadan bütün imkansızlıklara rağmen Şam'a girmiş vaziyetteler. Demek ki olayın bir de Güney durumu olduğu anda bu iş farklı bir şekilde gelişir.
SORU: Birçok senaryo var, Suriye'nin bölünmesi, iç savaşın daha da uzun sürmesi gibi bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Irak'takini bölünme olarak kabul etmiyorlar, 'eyalet sistemine geçiştir' diyorlar. Eyalet sistemine geçişse Süleymaniye için Kerkük veya Musul için aynı sistemi niçin düşünmüyorsun? Biz, Kerkük için diyoruz ki 'oraya özel statü tanıyalım, aynı şeyi Musul'da, Süleymaniye'de yapalım'. Ama bunların hiçbirine yanaşmıyorlar. Er ya da geç o da olacak, oradaki yapı oraya gidecek. Kuzey Irak'ta olduktan sonra orada da olmasına mani bir hal yok.
SORU: Suriye'nin kuzeyde, Kuzey Irak'taki gibi bir otonom bölge kabul edilebilir mi?
SORU: İran'ın Suriye konusundaki tavrı sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?
SORU: İmralı'ya 2. heyet gitti. Büyük risk aldınız, 'gerekirse zehir içerim' gibi büyük şeyler de söylediniz. Gidişatı nasıl görüyorsunuz?
SORU: PKK'nın dünya çapında eroin imalathaneleri var, uyuşturucu satıyorlar, bir sanayi oluşmuş, bir ticaret var. Hangi uzlaşma, orada büyük paralarla yaşamaya alışmış, çemberi giderek geliştirmiş zümreyi Diyarbakır'da bir fabrikada asgari ücretle yaşamayı kabul ettirebilir? Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak oradaki sanayiden yeterince haberimiz var mı?
Emniyet tarihinde de bu denli esrar, eroin yakalandığı vaki değil. En çok bu dönemlerde bunlar yakalanıyor, bunların da ciddi manada kaynakları kuruyor. Fakat hepsinden öte bir durum var, şu anda Batı'da oluşturdukları yardım kampanyalarında ne yazık ki oradaki birçok Kürt esnaf kardeşlerimiz korku belasıyla farklı şekilde bunlara parasal destek veriyor. Bu parasal desteklerden az para elde etmiyorlar. Yurt içinde de bakıyorsunuz Hakkari'de esnafı vergiye tabi tutmuş. HPG denilen bunların yan kuruluşu var, geliyor makbuz kesiyor. Geçenlerde bizim büyük iş adamlarımızdan bir tanesinin araçlarını, iş makinelerini yaktılar. Yaktıktan sonra bir kağıt bıraktılar. 'Senin burada yaptığın işi biliyoruz. Her ne kadar 400-450 tane Kürt vatandaşımızı çalıştırıyorsan da sen Türkiye Cumhuriyeti'ne vergi veriyorsun, bize ise vergi vermiyorsun. Bize vergi vermediğin sürece makul bir insan değilsin. Ödeyeceksin, ödemediğin takdirde gereğini yapacağız'. Bu adamın yatırımı 600 milyon dolarlık yatırım, Çinlilerle ortaklaşa yaptıkları bir yatırım. Bunların böyle bir derdi yok.
SORU: Süreçle ilgili bir tanımlama kargaşası var gibi, 'çözüm süreci, İmralı süreci' gibi. Sizin tam olarak kullandığınız kavram nedir? Kamuoyu desteğiyle ilgili net bilgiler nedir? 'Batı'daki Kürtler sürece daha fazla itiraz ediyorlar, Doğu'dakiler süreci destekliyor' deniliyor. Siz katılıyor musunuz?
CEVAP: 'İmralı süreci' diye bir şey olmaz, 'çözüm süreci' olur. İmralı süreci diye bir süreç olmaz. Bizim, benim aldığım brifingde Batı'da böyle ciddi bir sıkıntının veya itirazın olduğuna dair bir şey yok. Akil adamlar içerisinde Batı'ya yaşayan Kürtlerden, onun içinde yer alanlar veya yer almak isteyenler var. Onlarda da çok ciddi şekilde karşı çıkan olmadı, farklı bazı tavırlar olabilirse onu bilemem. Çünkü her zaman oluyor. Bizim 'beyaz' dediğimize herkes 'beyaz' demiyor, ama maalesef bazıları kendi karakteristik yapısıdır. Bakıyor çözüme giriyor, çözülmemesi için ellerinden ne geliyorsa onu yapıyor.
Ben geçen hafta Mardin'deydim. Mardin'de herkes harmandır. Midyat Arap'tır, Kızıltepe tamamıyla Kürt'tür. Kızıltepe konuşmamda asgari 20 bin kişi vardı, coşku, heyecan doruk noktadaydı. Midyat, hamdolsun... Orada da 10-15 bin kişi vardı, Mardin gayet iyiydi. Bütün bunlar gösteriyor ki herkes 'çözüm sürecinin içerisinde ben ne yapabilirim' diyor. Böyle bir süreç devam ediyor.
SORU: Habur ile yarım kalan süreçte teröristlerin bazılarını Avrupa başkentlerine gönderme gibi formüller vardı. Dağdaki kadroyu eritme anlamında o dönemdeki çözüm formülleri halen geçerli mi? Başka bir yaklaşım var mı?
SORU: İstanbul'a yapılacak 3. havalimanı için telaffuz edilen 150 milyon/yıl yolcu sayısı doğru bir sayı mı? Böyle bir projeyi sadece Devlet Hava Meydanları İşletmeleri'nin (DHMİ) eline mi bırakacaksınız, yoksa eliniz üzerinde mi olacak?
SORU: Mimari olarak dünya çapında bir yarışmaya davet edecek misiniz? Sadece DHMİ'ye mi bırakacaksınız işi?
Ben belediye başkanlığımda hep avam projeyle çıkmışımdır. Avam projeyle çıkarak da çok büyük neticeler aldık hamd olsun. O günden bugüne 15 yıl geçmiştir, bizim o avam projelerle yaptığımız hiçbirinden en ufak şikayet gelmemiştir. Bütün mesele işi verdiğiniz grup bu işin hakkını veriyorsa size güzel bir eser ortaya koyar. Şu anda ihaleye çıkacak olan proje sıradan bir proje olmayacaktır, alternatifleriyle çıkacak. DHMİ'ye A'dan Z'ye değil, üniversitelerle çalışarak attığımız bir adımdır.
Çamlıca cami ile ilgili herkes yazdı, çizdi, konuştu. Burada ihaleyi kazanan firma veya iki kızımız, olaya olumlu bir yaklaşım getirdiler. Nedir o? Biz Mimar Sinan Üniversitesi, Teknik Üniversite bunlarla görüştük. Sağ olsunlar rektörlerimiz yanlarında ilgili hocaları alıp gelmek suretiyle beraberce proje üzerinde düşüncelerini söylediler. 'Şurası uygundur, burası uygun değildir, şöyle olursa daha iyi olur'. Fakat o mimar kızlarımız, 'ben burada söz söyletmem, bunun müellifiyim' asla böyle bir şey içerisine girmediler. Hepsi bir nezaket içerisinde 'hocam çok teşekkür ederiz, bu katıkları aynen yerine getireceğiz' dediler. Biz, kızlarımıza 15 gün süre verdik, 15 gün sonra kızlarımız maketiyle beraber o düzenlemeyi de yapmak suretiyle projeyi tadil ettiler, önümüze getirdiler. Ondan sonraki süreçte tekrar üniversiteyle irtibatımızı sürdürdük, tekrar görüştük, bazı tavsiyelerde bulundular. İş kemale erdi. Şimdi inşallah orada hafriyata başlıyoruz ve 2.5 yılda orayı tamamlayalım diyoruz.
SORU: Otoyollarla ilgili ihale iptal edildi, bu iptal nasıl oldu?
İşletmeyi aynen devam ettireceğiz. Nasıl şu anda borsada, menkul kıymetlerde... Halk Bankası'nın şu anda yönetimi değiştirmedik, blok bir satışla birileri gelir alırsa o zaman yönetim değişir. Blok satış yok, halka arz var. Halka arzın içerisinde de mevcut yönetim bunu işletir. Yıl sonu karı nedir? 700-800 milyon TL, bu fiyatlara zamlar geldikçe bu trilyonlara varacak. Oralara vardığı zaman herkes yıl sonunda neyse onu alacağı gibi, zaten borsada kağıtlar sürekli el değiştirme şansına da sahip.
SORU: Sayın Merkel geldi. Merkel'den AB sürecinde Fransa'nın yaptığı gibi bir katkı beklenir mi?
SORU: Fransa'nın tavrı şaşırttı mı? Sarkozy 5 tane başlığı askıya almıştı, başkan değişti 1 tanesini açtı. Tuhaf değil mi?