Yazıcıoğlu'nun avukatı Ekici, yaptığı açıklamada, İsmail Güneş'in konuşmalardan sonra çene kemiğinin kırıldığına dikkat çekti. Bir kişinin çene kemiğinin kırık olmasına rağmen o kadar rahat konuşmasının mümkün olmadığını aktaran Ekici, "İsmail Güneş'in konuşması o konuşmalardan sonra kırıldığı söylemek mümkün. Gayri meşru birimler bu işi kapatmaya çalışmıştır. Bu dosya hiç kapanmayacaktır. Çünkü önce kaza diye yutturmaya çalıştılar ki bunun kaza olmadığını gelmiş olduğumuz nokta itibarıyla ortaya çıkmış durumdadır. Özel yetkili savcıların gerek yetkileri açısından, gerekse tecrübeleri açısından ve hukuki yetkileri açısından çok daha fazla yetkileri olduğundan dolayı olayın suikast olabileceği noktasında soruşturdukları takdirde bazı delillere ulaşılabileceği kanaatindeyiz. Biz özel yetkili savcılık bu işe el koysaydı bugün olay çözülmüştü diyoruz" diye konuştu.
İsmail Güneş'in kazadan 20 dakika sonra 112 acili aradığını belirten Ekici, "Bizim orada tespit ettiğimiz ve dosyadaki mevcut delilere göre İsmail Güneş'in konuşması bir kusursuz planı alt-üst eden bir konuşma şekli olarak değerlendiriyoruz. İsmail Güneş'in konuşmasından sonra bu işi yapanlar panikledi ve açık vermeye başladılar. İsmail Güneş hem büyük bir habere imza attı. Hem de, çektiği fotoğraflarla olayın aydınlanmasına büyük katkı sağladı. Güneş'in çene kemiğinin kırık olmasın rağmen o kadar rahat konuşmasının mümkün değildir. İsmail Güneş'in konuşması o konuşmalardan sonra kırıldığı söylemem mümkün" şeklinde konuştu. Ekici Türkiye de Ergenekon savcısıyım diyenlerin, Ergenekon avukatlığına soyunduğunu iddia ederek, o günlerde Türkiye'nin siyasi hayatına müdahalelerin başladığını ve Deniz Baykal'ın siyasetten uzaklaştırıldığını, Devlet Bahçeli'ye kaset operasyonlarının yapıldığını ve Türkiye'de siyasetin dizayn edildiğini söyledi.
"HELİKOPTERİN 47 SAAT SONRA BULUNMASI BİZE SUİKAST OLDUĞUNU İŞARET EDİYOR"
Ekici, olayın tamamen bir suikast olduğunu ileri sürerek, olayın dış ve iç bağlantıları olduğunu öne sürdü. Ekici, "Muhsin Yazıcıoğlu'nun özellikle Ortadoğu politikası ki bu Kerkük ve Musul meselesi diyoruz. Yazıcıoğlu'nun Kasım 2008'de Irak'ta etkin bir yapı olan Musul vilayet konseyi ile Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda bazı görüşmeler yaptığını ve bu görüşmelerinde bir takım Ortadoğu'da çıkarları olan büyük devletleri rahatsız ettiği ve bu devletin büyükelçisi ve konsolosları vasıtasıyla Muhsin Yazıcıoğlu'nun fazla ileri gittiği noktasında Yazıcıoğlu'un uyarıldığı dosyada mevcut bilgiler arasında. Kısa bir süre sonra Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinin düşürülmesi bu olayın suikast olduğu noktasını göstermektedir. Akabinde helikopterin üç gün boyunca bulunmaması ve helikopterin bulunmasına rağmen 47 saat boyunca helikopterin enkazına ulaşılmadığını kim engelledi. Bunlar hep cevapları olan sorular buda bizi suikast noktasına götürmektedir" ifadelerini kullandı.
"BAZI BİRİMLER DOSYAYI KAPATMAYA ÇALIŞMIŞTIR"
Olayın kimler tarafından işlendiğinin ortaya çıkmasının mümkün olamayacağını anlatan Ekici, "Bu işin dış bağlantıları ve uluslar arası boyutunun olduğuna işaret ederek ama Türkiye'deki işbirlikçileri noktasında bu dosyanın çözüleceğine eminim. Bu dosyanın çözülmesi demek Türkiye'nin derin yapılarıyla hesaplaştığı manasına gelecektir. Biz bu kadar önemsiyor ve bunu adar da zor olduğunun farkındayız. Alperenler ve ailesi bu işin peşini bırakmayacak ve adalet tecelli edecektir. Bizim bu işi başaracağımıza inanıyorum. Devlet birimlerine dosya aktarılmasına rağmen çokta büyük bir, bilgi akışı sağlanmamakta. Bu da birilerinin frene bastığını ve işi ağırdan almaya çalıştıkları noktasında bize kanaatler ifade etmektedir. Bazı birimlere sızmış gayri meşru birimler bu işi kapatmaya çalışmıştır. Bu dosya hiç kapanmayacaktır. Çünkü önce kaza diye yutturmaya çalıştılar, bunun kaza olmadığını gelmiş olduğumuz nokta itibarıyla ortaya çıkmış durumdadır" dedi.
