22 Temmuz'da düzenlenen operasyonlarda avukatların tüm oyalama taktiklerine rağmen hakim İslam Çiçek, son 49 kişilik grupla ilgili kararını önceki gece yarısı saat 00.00'te açıklamış ve eski İstanbul Terör Şube Müdürü Yurt Atayün, Serdar Bayraktutan, Erhan Körtek, Ensar Doğan, Aytekin Koçak, Ali Fuat Altuntaş, Abdülkadir Ağır, Yunus Emre Uzunoğlu, Şahin Akdeniz, Muhammed Kaya, Mehmet Örs'ü tutuklamıştı. Metris Cezaevi'ne konulan şüpheliler, "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme", "resmi belgede sahtecilik" ile suçlandı. Tutuklama kararını veren hakim İslam Çiçek'in bu kararında oldukça titiz davrandığı görüldü. 49 kişiden 17'sini, ifadeleri alınamadığı için serbest bırakan Çiçek, tutukladığı kişilerle ilgili gerekçelerini ise 8 sayfada sıraladı.
TAPELER DELİL
Uzun uzun açıklanan tutuklama gerekçesinde, öncelikle bu şüphelilerin Tevhid Selam soruşturması kapsamında çok sayıda siyasetçi, akademisyen, gazeteci, yazar, işadamı ve devlet görevlisini, bu örgüt kapsamına alarak dinlediği anımsatıldı. Bu şekilde dinlenen 252 kişinin isimleri tek tek sıralanarak, hangi tarihlerde hangi konuşmalarının dinlendiği ve tape kayıtları delil olarak tutanağa geçirildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, danışmanlarının telefonları üzerinde dinlenilmesine değinildi. Başbakanın danışmanı Sefer Turan'ın kullandığı telefonla Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Filistin Başbakanı İsmail Haniye ve Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas'ın görüşmeleri başta olmak üzere Erdoğan'ın çok sayıda başka devlet görevlileri ile yaptığı ve devlet güvenliği açısından gizli kalması gerektiği düşünülen birtakım görüşmelerin dinlendiği belirtildi. Bu bilgilerin temin edilmesinin siyasal ve askeri casusluk suçunun oluşacağı ifade edildi.
TESADÜFEN DİNLEMİŞ OLAMAZLAR
Tutuklanmasına karar verilen şüphelilerin emniyette rütbeli oldukları belirtilerek, "Başbakan'ın yabancı başkanlarla görüşmelerinin dinlenmesinin ve kayıt altına alınmasının tesadüf olmayacağı" ifade edildi. Ayrıca gerçek kişilerin kimlikleri mahkemelerden saklanıp dinleme yapılarak yargıyı yanılttıkları vurgulandı. Geçmişte sürekli İsrail'i koruyan açıklamalar yapan, Gazze saldırısında bile İsrail'i kınayamayan Fethullah Gülen'e bağlı olduğu söylenen polislerin, özellikle Filistin liderleri ile yapılan görüşmeleri hedef alması ise "Cemaat'in kime hizmet ettiği belli" yorumlarına neden oldu.
UZATMA OYUNU DA KARARDA
Hakim İslam Çiçek, kararında, sorgulama sürecinde yaşanan aksaklıklara da değindi. Çiçek, şüpheli avukatlarının savunma yaptırmama konusunda direnç gösterdikleri ve sorguyu gereksiz uzatmak için her türlü yolu denediklerini ifade etti. Kararda, "Her ne kadar bir kısım şüphelilerin savunmaları alınmamış olsa da, 4 günün üzerinde sürekli olarak sorgu yapıldığı ve sorgunun kesintisiz gerçekleştirildiği, gelinen süreçte tüm iyi niyet çabalarına rağmen şüpheli avukatlarının savunma yaptırmama konusunda sorgu hakimliğimize direnç gösterdikleri..." ifadeleri kullanıldı.
BARODAN TAM PUAN
İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Müşir Deliduman, şüpheli sorgularını baro gözlemcisi olarak izledi. Deliduman, süreçle ilgili yaptığı değerlendirmede, hakim İslam Çiçek'in savunma hakkını engellediğini görmediğini, aksine takdire şayan ve adil karar verdiğini açıkladı.
RÜTBELİLER DOĞRUDAN SORUMLU
Mahkemenin tutuklama kararında "Bizzat dinlemeyi yapan kişilerin dinlemelerin içeriği ve hangi amaç için kullanılacağı konusunda bilgilerinin olmayabileceği, ancak sorumluluk noktasında rütbeli görevlilerin ham dinlemelerin hangi kısmının çıkarılıp hangi kısmının çıkarılmayacağına karar verdikleri, bu noktada içeriğe vakıf oldukları anlaşılmaktadır" denildi.
İsrail'in Gazze'de işlediği insanlık suçunu kınayamayan, televizyonlarında "İsrail ordusu terörist hedefleri vurdu" diyen, Mavi Marmara katliamı için "İsrail'den izin alınmalıydı" yorumunu yapan cemaat, en çok Başbakan'ın Filistin'le yaptığı tüm görüşmeleri dinledi.
Kaynak: Takvim
