Türkiye'nin en iyi haber sitesi
Kalp krizi nedir?
Giriş Tarihi: 28.05.2013 17:27 Güncelleme Tarihi: 25.01.2018 17:32

Kalp krizi, kalbin koroner arterlerinde gerçekleşen bir bozukluk sonrası (sıklıkla koroner arterlerdeki tıkanıklık sonucu kalp kasının ilgili bölümünün beslenememesi ve oksijensiz kalması ile) meydana gelen yetersizlik sonucu şiddetli göğüs ağrısıyla ortaya çıkan ve ölümle sonuçlanması olası patolojik duruma denir. Dünyada en başta gelen ölüm sebeplerindendir.

Kalp krizine neden olan koroner damar tıkanıklığının en önemli sebebi "atheroskleroz"dur. Atheroskleroz, damarlarının içine yağ birikintilerinin oturması demektir. Sigara içenlerde ve kolesterolü yüksek kimselerde bu birikintiler sinsice büyürler ve zamanla koroner damarı tamamen tıkarlar. Sonuçta kalbin beslenmesi bozulur ve kalp krizi meydana gelir.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Koroner arter hastalığı hiçbir belirti vermeyebilir. Hastalığın şiddeti ve bulguları değişiklik gösterir. Hastalık ilerledikçe kalbin beslenmesi yetersizleşir. Kalbe yeterince kan gitmez ve göğüs ağrısı ortaya çıkar. Bu ağrı sol kola ve çeneye yayılır. Bazen kolda uyuşma hissi görülür.

Koroner arter hastalığı olanların şikâyetlerinden biri de hareket ederken özellikle egzersiz sırasında zorlanmalarıdır. Sıkıştırıcı bir ağrı olduğunu söylerler ve hareketi tamamlayamazlar. Dinlenme ihtiyacı hissederler. Dinlenmeden sonra bu ağrı geçebilir. Bunların dışında nefes almada güçlük çekme yorgunluk kalp hastalığının belirtisi olabilir.

Stres durumunda bu şikâyetlerin arttığı gözlenebilir. Çünkü damarlar daralmıştır ve kan ihtiyacı karşılanamamaktadır. Koroner arter hastalığının ilk belirtisi kalp krizi olabilir. Damar tıkanırsa doku beslenemez. O damarın tıkandığı yerdeki kalp dokusunda ölüm olur. İşte bu durum kalp krizidir. Kendiliğinden geçmez. Ağrı uzun sürelidir ve şiddetlidir. Hastanın hayatını tehlikeye atan bir durumdur. Acile başvurmak gerekir.

HASTALIĞIN TANISI

Hastalığın tanısı için kardiyoloji uzmanına başvurarak gerekli yardımı alabilirsiniz. Doktorunuz sizin şikâyetleriniz doğrultusunda şüphelendiği hastalık için bazı tetkikler isteyecektir.

EKG: Elektrokardiyografi adı verilen bu yöntemle kalbin atım düzeni koroner arter hastalığı ve geçirilmiş kalp krizi hakkında bilgi elde edilir.

Eforlu EKG: Doktorun gerekli gördüğü durumda istenir. Hasta koşu bandı üzerinde koşarken kalp elektrosu kaydedilir. Damarların kalbi ne kadar oranda beslediğine bakılır.

Talyum miyokard sintigrafisi: Talyum nükleer bir maddedir. Bu madde damardan verilerek kalp kasının beslenmesine bakılır. Bu yöntemle kalbin yeteri kadar beslenmeyen yerleri tespit edilir.

Ekokardiyografik inceleme: Kalp kasının kasılması ve kalp kapakçıları hakkına bilgi elde edilir. Kalp ultrasonla incelenir.

Koroner anjiografi: Damarların net bir şekilde görülmesi için damar yapısını inceleyen bir yöntemdir. Genelde tanı koymanın zor olduğu durumlarda uygulanır.

KİMLERDE GÖRÜLÜR?

Bu hastalığa ait bulgular her yaşta görülebilir. Fakat yaşlılarda bu hastalığın ortaya çıkmasında önemli bir faktördür. Genelde 50 yaşından sonra ortaya çıkan bu hastalık erkeklerde kadınlara nazaran biraz daha fazla görülür. Kadınlarda salgılanan östrojen hormonu bu hastalıktan koruyan önemli bir faktördür. Ama menopoz döneminden sonra bu hormonun miktarı azalacağı için koroner arter hastalığı riski artmaktadır.

Sigara birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalığın oluşmasında da etken bir faktördür. Kalbin beslenmesini bozar. Düzensiz ve aşırı yağlı beslenen kişilerde kolesterol seviyesi yükselir. Tansiyon (kan basıncı) artar. Şeker hastası olanlar dikkat etmelidir. Alkol kullanımı da yakalanma riskini arttırır. Ayrıca stresli bir yaşam sürenler hareketsiz bir yaşam tarzı seçenler risk altındadır.

Genetik faktörler de koroner damar sertliğinin oluşmasında önemli bir etkendir. Bu hastalığa ait risk faktörleri (kolesterol yüksekliği şeker hastalığı) kalıtsal olarak diğer aile bireylerine geçmektedir.

KİMLER RİSK ALTINDA?

Şişmanlar
Hipertansifler
Erkekler
Sigara içenler
Akciğer hastalığı olanlar
Kan yağları (özellikle kolesterolü) yüksek olanlar
Stresli yaşantısı olanlar
Hareketsiz yaşantısı olanlar
Bilinen koroner arter hastalığı olanlar
Şeker Hastalığı Olanlar
Yüksek kan değerlerine sahip olanlar
Hormon kullananlar
Ailede kalp hastalığı hikâyesi bulunanlar

TEDAVİSİ

Kardiyoloji uzmanları tarafında yapılan muayene sonrasında gerekli tetkikler sonucu hastaya en uygun tedavi yöntemi seçilir. Her hastaya aynı yöntem uygulanmaz. Hastanın şartları göz önünde tutularak kemoterapi (ilaç tedavisi) ya da cerrahi tedavi seçilir.

Genelde ilk tercih edilen yöntem ilaç tedavisidir. Hastalık kronik bir seyir gösterdiğinde tedavisi uzun sürer. İlaçla yapılan tedavinin amacı göğüs ağrısını önlemek kolesterol yüksekliği gibi durumlarda bunları önlemek için de ilaçlar kullanılır. Ayrıca aspirin gibi kanın akışkanlığını arttıran ve damarda pıhtı oluşumunu engelleyen ilaçlarla olası kalp krizi riski azaltılır.

Hastalığın ilerlediği durumlarda kalp damarlarını açmak için ameliyat uygulanır. Öncelikle tıkalı damara öncelikle balon anjiyoplasti yapılarak damar genişletilir ve stent takılır. Fakat bazen bu plaklar çok sert olabilir. Bu durumda by pass ameliyatı yapılarak damarda kan akışı normale döndürülür. Daha sonra, tıkalı damardaki plağın kırılması sonucu oluşan pıhtı koroner damardaki tıkanıklık sadece pıhtı eritici ve kan sulandırıcı ilaçlarla tedavi edilebilir.Fakat her zaman bu tedavi sonuç vermeyebilir; bu durumda hasta ölür. Daha ileri dönemde bir daha tıkalı damardan dolayı pıhtı oluşmaması için hasta hayat boyu kan sulandırıcı kullanmak zorundadır. Çünkü damarda oluşan plakları ortadan kaldırmak mümkün değildir. Sadece tıkanıklık stent ve anjiyoplasti yoluyla genişletilebilir ve ilaçlarla tıkanıklığın ilerlemesi durdurulabilir. Kalp krizi geçiren bir kişiye kesinlikle epinefrin (adrenalin) ve diğer sempatomimetikler verilmemelidir. Aksi halde kalbe yüklenen iş daha da artacağı için durumu daha da kötüye götürür.

KALP KRİZİNDEN KORUNMANIN YOLLARI

Yaş, cinsiyet, kalıtım gibi unsurlardan kaçamayız. Kadınlarda menopozu geciktirici ilaç kullanmak ise (bu ilaçların dolaylı olarak KKH oluşumunda rol oynaması nedeniyle) sakıncalıdır.

İkinci grup unsurları değiştirmek ve koroner kalp hastalığından korunmak ise bizim elimizdedir.
Sigara bırakılabilir, en azından azaltılır.

Hipertansiyon tuz kullanımı kısıtlanarak ve ilaçlarla kontrol edilebilir.

İnsan vücudunda kalp ve rahatsızlıkları açısından en önemli etmen tansiyon yani damar duvarlarına kanın uyguladığı basınçtır. Damar iç duvarı (endotel) yapısı ve bütünlüğünün sigara vb unsurlar ile bozulması sonucu kanın damar duvarına uyguladığı basınç daha da artar; bu da hipertansiyonun daha da şiddetlenmesine zemin hazırlar. Böylelikle çeşitli kalp ve damar hastalıkları ile birlikte KKH da agreve olur.

Diabet (şeker hastalığı) diyet ve ilaçlarla kontrol altına alınabilir.

Alkol ve kahve kullanımı azaltılmalıdır.

Değiştirilebilir faktörler içinde önlenmesi belki de en zor olanı strestir. Kişinin kendi iradesi, çevre ve ailesinin yardımı, gerekirse psikiyatrist ve psikologların tedavisiyle stres yenilebilir. Sürekli stres altında kalan kişiler öncelikle stresin nedenlerini düşünmeli, bunları ortadan kaldırmaya çalışmalı veya bunlardan mümkün olduğunca uzak durmalıdır. Ruhsal uyumluluk (egosintonizm), hayatımızda stresten uzak kalmak hususunda önemli yer tutar. Kişi kendi iç huzurunu bozan her türlü iç ve dış etmenden kaçınmalı; en azından elinden geldiğince bunu kendine sorun etmemeli, sıkıntı oluşturan olayları önemsememelidir.

Bir çeşit kan yağı olan kolesterol total (toplam) düzeyinin azaltılması ve kolesterolün bir alt ünitesi olan HDL-Kolesterol düzeyinin artırılması diyet ve (gerekirse) ilaçlarla sağlanabilir.

Beslenme, koroner kalp hastalığından korunmada çok önemli yer tutar. Omega 3 yağ asidlerinden ve HDL kolesterolden zengin olan fındık, ceviz, badem hergün az miktarda da olsa yenmelidir. İçerdikleri yağın bozulmaması açısından, bu besinlerin buzdolabında saklanması gerekir. Akşam yemeğinin en geç yatmadan iki saat önce yenmesi daha faydalı olacaktır. Mümkünse saat 19:00'dan sonra birşey yenmemesi önerilmektedir.

Şişmanlık da önemli bir risk faktörüdür. Zayıflamak için çeşitli yöntemler kullanılabilir. Diyet, düzenli spor ve egzersiz, akupunktur, bitki çayları, (hekim gerekli görürse) ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi (ameliyat). Bunlar yapılırken dikkat edilmesi gereken nokta kiloların yavaş yavaş ve uzun zamanda verilmesidir; unutulmamalıdır ki hızlı verilen kilolar yine hızlı bir şekilde yerine gelebilir. Mümkün oldukça aynı kiloda kalmak gerekir; özellikle hızlı kilo alıp vermeden kaçınmalıdır.

Hareketsiz yaşamdan mümkün olduğunca kaçınmalı; örneğin yakın mesafeler için araba kullanmamalı, asansör yerine merdivenleri tercih etmeli, her gün düzenli yürüyüşler ve egzersizler yapmalıdır. Önemli olan; sporu yaşımıza ve bünyemize göre yapmak ve vücuda aşırı yüklenmemektir.

Gut hastalığı varsa hekimin vereceği ilacı düzenli kullanmalı, protein diyetine uyulmalıdır.

İçme suyumuz yeterli sertlik seviyesinde olmalıdır, ancak aşırı sert sular da kullanılmamalıdır (böbrek, mide vb rahatsızlıklara sebep olur).

Hiperkalsemi (kan kalsiyum düzeyinin yüksek olması) kan tahlillerinde saptanmışsa doktora başvurmalıdır, kontrol altına alınmalıdır.

Bayanların oral kontraseptif denen doğum kontrol haplarını uzun süreli kullanmaları KKH açısından sakıncalıdır, mümkünse diğer doğum kontrol yöntemleri kullanılmalıdır. Bu ilaçlar kullanılmadan önce hekime danışmada fayda vardır.

SON DAKİKA