Günümüzde sürekli üstünde kafa patlatılan iki konu varsa, biri çağdaş sanat diğeri de ebeveynlik mevzuları. Birbiriyle alakasız gibi görünen bu iki konu, nasıl oluyorsa oluyor artık ,en 'cool' sohbetlerin başköşesinde yer alıyor. Eskiden sanatın 'sıradan' halkla arasında bir tür mesafe bulunurdu. Çağdaş sanat ise tüm dengeleri ve işin doğasını bozdu. Özellikle performans sanatı artık hayatımızın en akla gelmedik bir yerinden bile çıkabiliyor, gündelik hayatta farkına varmadan yaptığımız pek çok eylem bir 'performans' olarak nitelendirilebiliyor. Tabii doğru bir göz tarafından bakılıp, altının özenle çizilip, sanat olarak yorumlandığı durumlarda... İşte Kevin Wilson da ilk romanı
Fang Ailesi'nde bu iki popüler kavramı bir araya getirmiş. Yani performans sanatçılığı ile ebeveynlik mevzularını. Zaten ona göre ebeveynlik de yaratıcı sanatla, yıkıcı sanatın bir tür ortak sentezinden oluşan bir durumdan başka bir şey değil.
Fang Ailesi'nde, sıra dışı bir annebaba ve Annie ve Buster adlı iki çocukla karşılaşıyoruz. Hikayenin, 1980'ler ve günümüz arasında gidip gelen yapısı aracılığıyla, Annie ve Buster'ın çocukluklarında ebeveynlerinin zoruyla yer almak zorunda kaldıkları 'performanslar'dan ne derece etkilendiklerini, büyüyüp birer erişkin olduktan sonra yaşadıklarından anlayabiliyoruz. Annebabalarının kurduğu 'garip' dünyayı normal sanan ve yaşamı böyle zanneden iki genç, kendi kendilerine kurdukları hayatlarının kaçınılmaz bir şekilde giderek yıkılmasını izlemek zorunda kalıyorlar. Hayatı bir 'performans' olan tanıdıklarından ve annebabalarının 'sahne' direktifleriyle yaşamaya alıştıklarından, hayata dair doğal bir zorluklarla başa çıkma ve kendi fikirlerine sahip olma mekanizması geliştiremiyorlar.
BİR AKTRİS, BİR YAZAR
Aslında Oscar adaylığı sahibi, Hollywood'da umut veren bir aktris olan Annie, bir filmde üstsüz yer alıp almaması gerektiğini bile ölçemiyor ve sonunda kariyeri için küçük bir skandal yaşıyor. Hayatını bir erkek dergisinde çalışarak kazanan, yazar adayı Buster ise silahlı bir yaralanma yaşayınca, ikisi de kendi başlarına ayakta duramadıkları bu dünyayı bırakıp, çok iyi bildikleri anne-babalarınınkine geri dönüyorlar. Ancak anne babaları onlarla ilgilenemeyecek kadar meşguldür; "başyapıtımız" dedikleri son bir performansı hayata geçirmeye hazırlanmaktadırlar. Çok geçmeden hırslar çarpışır ve her bir Fang üyesi çok önemli bir kararın eşiğine gelir: Önemli olan aile midir, yoksa sanat mı? Wilson'ın pek çok yayın organı tarafından 'yılın en iyileri' seçkisine dahil edilen ve yakında sinemaya uyarlanacak
Fang Ailesi, sürekli çatışan tuhaf bir ailenin eşsiz hikayesini anlatırken, sanat adı altında yapıldığı için sonuçları düşünülmeyen eylemler ile genel olarak aile ve ebeveynlik kurumlarını müthiş bir mizah eşliğinde sorguluyor. Eğlenceli bir anne-babaya sahip olmak her çocuğun tercihidir, ama bazen çocuklar bile sorumluluk sahibi ebeveynleri, eylemlerinin sonuçlarını düşünmeden hareket edenlere tercih eder!
