Roma'nın geleneksel mutfağı, kentin Yahudi geleneğini ve fakir halkın yaratıcılığını yansıtır. Tuz ve sakatat açısından zengin, bol kepçe bir mutfak kültürüne sahip olan Roma'da; ciğer, kuyruk yağı, çiğ yumurta, Pecorino peyniri ve işkembe gibi malzemeler başroldedir. Bu mutfak, belirgin tatlarıyla aslında her mideye hitap etmez ama onu seven de vazgeçemez. Roma usulü işkembe ve çiğ yumurtalı makarna gibi çok sevilen klasik lezzetler, kocaman tabaklarda sunulur. Şehrin geleneksel restoranlarında genelde uzun süre ayakta beklenir. Karşılaşacağınız muamele de garsonun ruh haline göre değişir. Çatal ve bıçağınız, tabağınızla birlikte değişecek diye düşünürseniz, işiniz çok zor! Garsona çatalbıçağınızı kaptırırsanız, gidenler bir daha dönmez! Roma'nın geleneksel lezzet duraklarının tadına varmak hafif 'mazoşizm' gerektirir. Orta oyunu havasındaki bu mekanlarda yemek yiyebilmek için şehrin ruhuna ayak uydurup aksaklıklara takılmamak ve sadece güzel olan şeylerin tadını çıkarmak gerekir. Roma'yı Roma yapan bu mekanlar, elbette şehrin klasikleri olarak kalmaya devam edecek ancak son yıllarda şehirdeki yemek haritasına yeni duraklar da eklendi. Üstelik bunlar, şehrin gastronomi ruhunda en az klasikler kadar ağırlık kazanmış durumda. La Cucina Italiana dergisi; Roma'nın şık, kaliteli, lezzetli ve 'kentli' havasını yansıtan mekanları derledi:
ROMEO CHEF&BAKER
Roma'nın en zengin mahallelerinden Prati, şehrin değişen gastronomik çehresinin de merkezi. Michelin yıldızlı şef Cristina Bowerman ile Roma'nın vazgeçilmezlerinden Roscioli'nin sahipleri, ortak mekanları Chef&Baker için bu mahalleyi seçmiş. Fırın ürünleriyle yüksek kalitede lezzetleri buluşturan mekanın içinde butik bir gastronomi mağazası da var. İtalya'nın farklı yörelerinden seçilen lezzetler sunan bu mekan; loş ışığı, müzikleri ve çağdaş tasarımlarıyla 'Roma'da bir Milanolu' gibi görünüyor. Mekanın zengin ve yaratıcı mönüsü, İtalya'nın farklı bölgeleriyle dünyadan çeşitli mutfak kültürlerini bir arada sunuyor. Elbette bu ekibin elinden çıkan şarap listesini de es geçmemek lazım. Humuslu karides tartarları, tanıdık humus tadını çiğ karidesle çok güzel harmanlıyor. Sabah 08.30'dan itibaren açık olan mekanda, sabahları kahvaltı etmek de mümkün.
L'OFFICINA SETTEMBRINI
Settembrini, son beş yıldır gastronomi sahnesinde adından söz ettiriyor. Kitapçısı, klasik restoranı ve şık kokteyllerin sunulduğu bistrosuyla, tam olarak 'üçü bir yerde' bir mekan. Mekanın sahibi Marco Ledda, restoranın iki sokak ötesinde eski bir tamirciyi alarak hoş bir mekana dönüştürdü ve adını L'Officina Settembrini koydu. Mekana girişte minik sepetlere konulmuş organik sebze ve meyvelerle karşılaşıyorsunuz. Mekanın mutfağı yok, yemek yiyemiyorsunuz ama ister şarküteriden seçtiklerinizle kahvaltı ediyorsunuz, isterseniz şarabınızı yudumluyorsunuz. Peki şarküteride neler mi var? Peynir, salam, ekmek ve reçel çeşitleri, makarnalar, baharatlar ve ünlü tasarımcıların imzasını taşıyan mutfak gereçleri...
PROPAGANDA VE SUPPLIZIO
Arcangelo Dandini, geleneksel Roma mutfağını kişisel dokunuşlarıyla ve neşeyle yorumlayan bir şef... Kendi adını taşıyan restoranı Arcangelo, Roma mutfağı denildiğinde akla gelen ilk adreslerden. Birkaç yıl önce şehrin gece hayatının klasiklerinden Goa ile ortak bir projeye imza atan Arcangelo Dandini, Roma'ya Propaganda isimli yeni bir mekan kazandırdı. Tarihi Kolezyum'un yakınında bulunan Propaganda, ilk bakışta Paris kafelerini andırıyor. Hamburgeriyle bir anda ünlenen mekan, belirli bir saatten sonra bar havasına bürünüyor. Roma mutfağının haşarı yıldızı Arcangelo Dandini'nin son projesi ise 'street food' konseptiyle hizmet veren Supplizio. Ünlü bir şefin elinden çıkan kızartmaları, kişi başına 10 Euro'ya sunan Supplizio; kent merkezinin göbeğinde, Roma gastronomisinin yeni incisi olarak göze çarpıyor.