Irak'taki genel seçimlerde adayların çoğu o kadar kötü bir performans gösterdi ki, kendi eşlerinden bile oy alamadılar. Bu tabi aldıkları tek oyu kendilerinin attığı varsayımına dayanıyor. Belki eşlerinin bildiği bir şey vardı. 7 Mart'taki seçimlerde oy kullanan Irak halkı da seçimlerini oldukça ölçüp biçerek yaptı. Adayların isimleri ve oy sonuçları açıklandığında pek çok sürpriz yaşandı. Sonuç olarak genelde şiddetin hüküm sürdüğü bu ülkede hükümet kurma konusunda uzlaşma sağlanamasa ve bazı partiler oyların tekrar sayılmasını istese de, bu sürprizlerin belki de en büyüğü, Iraklı seçmenlerin beklenmedik bir şekilde kendi iradelerini göstermeleriydi. Hiçbir partinin 91'den fazla sandalye kazanamadığı 325 sandalyeli Parlamento'da bir koalisyon kurmak aylar sürebilir. Yine de seçim son derece demokratik bir şeyi başardı. Seçmenler seslerini duyurdu ve söyledikleri de son derece keskindi. Seçmenlerin neye dikkat ettiğiyle ilgili varsayımların hepsi, başka yerlerde ne kadar doğru olursa olsun, Iraklı seçmenler için yeniden gözden geçirilmeli. Öncelikle daha önce görev yapmış olmak önemli değil. Son Parlamentonun 275 üyesinden yalnızca 62'si sandalyelerini korudu. Ayrıca üst düzey yetkililer, bakan yardımcıları ve birçok kimsenin politik hayalleri seçimle yerle bir oldu. İkincisi, ırk ve dinsel bölünme Irak'ta hâlâ etkili ancak Saddam Hüseyin'in düşürülmesinden sonraki ilk seçimin yapıldığı 5 sene öncesi gibi tek politik etken değil. Bazı din temelli partiler iyi oy aldılar ama hükümeti kurmakta etkili olacak kadar güç toplayamadılar. Diğer din temelli partilerin çoğu ise Meclise giremediler bile. Aşiretçilik de zafer getirmedi. Hamid Shafi al-Issawi isimli bir aşiret lideri, Anbar Eyaleti'ndeki büyük Issawi aşiretinden gelecek 50 bin oya güvenmişti ama meclise girebilmek için gerekli olan birkaç bin oyu bile toplayamadı. Parti liderlerinin siyasal gücüne bile gölge düştü. Liste adı altında oy ittifakları oluşturan bu liderler, kendi adayları oy pusulalarının üst sıralarda görülecek şekilde sıralama yaptılar. Liderlerin kendileri birinci sırada yer aldı. Listenin altına doğru sıralama daha az önem taşıyordu. Örneğin militan lider Moktada al- Sadr'ın destekçilerinden Muhammed Ridah Fevzi, Şii yönetimindeki Irak Ulusal İttifakı listesinde 86'ıncı sırada bulunsa da, seçimi altıncı sırada tamamlayıp meclise girmeyi başardı. Politik güç de pek işe yaramadı. Aralarında yerel ve ulusal polisin de bulunduğu 500 bin çalışana sahip bir bakanlığın başındaki İçişleri Bakanı Cevad Bolani yalnızca 3 bin oy aldı ve kendi listesinde başı çekmesine rağmen sandalyesini kaybetti. Ülkenin 150 bin askerli ordusundan sorumlu Savunma Bakanı Abdülkadir Muhammed Kasım ise başbakanın toplam 89 sandalye kazanan listesinde 16'ncı sırada olmasına rağmen sadece 887 oy aldı. En büyük rakibi Nuri Kemal Al-Maliki'nin laik Irakiye listesi ise 91 sandalye kazandı. Savunma bakanının kaybetmesine şaşıran Başbakan Nuri Kemal el- Maliki, "Bu nasıl olabilir?" diye sordu. Maliki'nin konuşmasını dinlerken Iraklıların çoğu kahkahalarla gülüyordu. Önde gelen popüler bir aday için yapılan yoğun tanıtımlar bile işe yaramadı. Hatta bunlar bazen olumsuz etki yarattı. Yüzlerce eski Baasçı adayın seçime katılımını engelleyen Adalet Komitesi Başkanı Ali Faysal el-Lami, sadece 703 oy alarak meclisteki sandalyesinden oldu. Seçmenlerin oylarında meydana gelen bu değişim Sünnilerin çoğunluğu oluşturduğu Anbar Eyaleti için gözle görülür bir fark yarattı. 2005 yılı seçimlerine katılan tek Sünni partisi olan İslamcı Tevafuk partisinin 2 sandalyesine karşılık Allavi'nin Irakiye partisi bu eyalette 11 sandalye kazandı. Meclise giremeyen aşiret lideri İssavi, Tevafuk partisinin listesinden seçime girdi ama kendinden daha az etkili olan kuzeni, Amerikan askerleriyle barış müzakereleri yürütmesiyle tanınan ve Irakiye partisinden seçime giren, Felluce hastanesinin müdürü Rafiie al- Issawi tarafından mağlup edildi. Ayaklanmaya sırtını dönen Sünni aşiret grubu Uyanış, seçmenler tarafından çok cahil bulunarak Anbar eyaletinde fazla oy alamadı. Araba parçaları satan bir dükkânın sahibi Haitham Hamid, "Uyanış'ın bizim için yaptıklarını unutamayız ama onları oylarımızla meclise de sokamayız" diyor. Arapların çoğu gibi Iraklılar da siyaseti ciddiye alıyor ve enine boyuna tartışıyor. Ancak monarşi ve diktatörler tarafından yönetilenlerin aksine Iraklılar, şimdi oylarının hakkını sonuna kadar kullanmayı düşünüyor.