Münih - Heşam Şaşaa cep telefonunun ekranındaki numaraya iki kez bakıp, "Bu ya yardıma ihtiyacı olan birisi ya da beni öldürmek isteyen birisi" diyor. Münih'teki Darul Kuran camisinin imamı ŞaŞaa, İslam'ın en katı formu olan Selefi mezhebini izliyor. Onu öldürmek isteyen kişiler de Müslüman. "Onlar dini kişisel hedefleri için kullanıyorlar ve Yahudiler ve Hıristiyanlara savaş ilan ediyorlar. Ama ben insanların İslam'ın gerçekten söylediği şeylerin peşinden gitmelerini istiyorum" diyor. Sakalı ve geleneksel kıyafetleriyle bazıları tarafından Osama bin Laden'e benzetiliyor. Ancak onun felsefesi oldukça farklı. Orta Doğu ve Pakistan'ın yanı sıra Avrupa'da birçok cami ve medreseyi ziyaret edip genç Müslümanlara Amerikan birliklerine ve diğer güçlere karşı savaşmanın İslam'a aykırı olduğunu söylüyor. "Sadece oturup diğer insanların dinimizi elimizden almalarına izin veremeyiz" diyor kendisiyle yapılan bir mülakatta. Böylesi bir söylem haliyle bazı tehditleri de beraberinde getiriyor. Bugünlerde Şaşaa kendisine korumalık yapan eski öğrencileriyle geziyor. Birisi, "Bu adam bir hain" diye yazıyor cihatçı bir sitede. Onun Alman polisiyle karmaşık bir ilişkisi var. Şaşaa'nın söylemlerinin toplum için çok önemli olduğunu düşünen güvenlik yetkilileri daha aktif olmasını istiyorlar. Şaşaa ile ilgili resmi açıklama yapmaya yetkisi olmadığı gerekçesiyle adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Alman emniyet yetkilisi, "El Kaide ya da Taliban gibi terör gruplarına karşı çalıştığını biliyoruz ve bu çok önemli bir şey" diyor. "Almanya'da bu yolla bu mesajı veren tek kişi ve bu açıdan çok etkili" diye ekliyor. Bir Münih emniyet yetkilisi, geçenlerde Almanya'da yasak olan İslam'da kadınlarla ilgili özel bir kitap için Şaşaa'nın camisinin arandığını söyledi. Şaşaa, "Tabii ki kitap vardı bende. Bu kitabın içinde neler olduğunu bilmek zorundayım. Militanları bu gruplara katanlarla nasıl başa çıkabilirim?" diye soruyor. Filistinli bir baba ve Mısırlı bir annenin çocuğu Şaşaa, Mısır'da doğmuş ve orada eğitim almış. Aslında Almanya'da yaşamayı hiç düşünmemiş. Ancak Romanya'da yaşarken 2000 yılında İngiltere'ye bir ziyaret için yola çıkmış ve bavulunu Almanya'da kaybetmiş. "Her şey gitmişti. Dokümanlar, para" diyor. "O zaman Allah'ın benim burada kalmamı istediğini düşündüm" diye ekliyor. Şaşaa, kuzey Almanya'da yaşayan Tunus kökenli 19 yaşındaki genç de dâhil olmak üzere kararlarından vazgeçiremediği gençlerle ilgili pişmanlık içerisinde konuşuyor. Genç adamın camisini ziyaret ederken onunla ve iki çocuğuyla konuşmuş. "Tek konuştukları şey savaş ve inanmayanları öldürmekti. Beyinleri tamamen yıkanmıştı." Daha sonra Şaşaa, bir arkadaşından o genç adamın 2005 yılında Irak'ta öldüğünü öğrendiğini söylüyor. 8 ay önce Şaşaa, medreseleri ve camileri ziyaret edip cihat ile ilgili konuşmalar yaptığı Pakistan'a gitti. Bir oturumda kızgın bir öğrenci, "El Kaide ve Taliban'daki kardeşlerimizi Afganistan'daki Amerikan işgaline karşı desteklemek bizim görevimiz değil mi?" diye sordu. Şaşaa cihadın Kuran'da yer aldığını ve savunma amaçlı olduğunu söylemiş. "Ancak cihat ilan etme yetkisinin devlet başkanlarında ya da halifede olması gerekiyor" demiş. "Cihat ilan eden Bin Laden ya da Molla Ömer gibi insanlar olmamalı" diyor El Kaide ve Afgan Talibanının liderlerine atıfta bulunarak. "Onların yaptıkları şey cihat değil." Buna tepki olarak bir kişi ayağa kalkıp, "Allah'a yemin ediyorum, ölmen lazım" diye bağırmış. Şaşaa cevap vermeden önce sözünü bitirmesini bekledikten sonra, "Eğer bana Kuran'da ya da Sünnetler arasında benim yanlış söylediğimi gösterirseniz, silahı alıp onlara katılan ilk ben olurum. Ancak böyle bir şey yapamayacaksınız" demiş.
