Danimarka 10 sene önce Avrupa Birliği'nde vizesiz dolaşıma izin veren Schengen'e üye olarak Danimarka Halk Partisi'ni öfkelendirdi. Ancak parti Mayıs ayında istediğini başardı. Başbakan Lars Lokke Rasmussen, zorlu bir bütçe paketinin desteklenmesi karşılığında, gümrük kontrollerini geri getirmeyi kabul etti. Anlaşma Avrupa Birliği'nde büyük tepki yarattı. AB yetkilileri, mal ve insanlarının serbest dolaşımını birliğin en büyük başarısı olarak görüyor. Danimarka ise buna kafa tutan ilk ülke oldu. aha sonra da Kuzey Afrika'dan büyük bir göçmen akınıyla karşılaşan İtalya ve Fransa, 24 Haziran'daki bir AB toplantısında, acil durumlarda sınırlarını geçici olarak kapama hakkı kazandı. Danimarka Parlamentosu sınır anlaşmasını henüz onaylamadı. Ancak uzmanlar bunun Avrupa Birliği'nde kaygı yaratan bir eğilimin parçası olduğunu söylüyor. Çok sayıda Avrupa ülkesindeki göçmen ve AB karşıtı küçük milliyetçi partiler, önemli politika değişiklikleri için baskı yapıyor. Brüksel'deki Avrupa Uluslararası Siyaset Ekonomisi Merkezi'nin Başkanı Fredrik Erixon, "Bu tüm Avrupa'da gördüğümüz bir gelişme" diyor. Erixon ve diğer uzmanlar popülist partilerin Avrupa Birliği'nin en temel prensipleri olan euro bölgesi ve sınırlar arasında serbest ticarete büyük bir darbe vurduğunu söylüyor. Örneğin kısa süre önce İtalya'da yabancılar tarafından satın alınmasını önlemek için bazı şirketleri "stratejik" ilan eden bir yasa çıkarıldı. Finlandiya'da popülist Gerçek Fin Partisi, euro bölgesi ekonomilerini kurtarmaya yönelik ek yardımlara karşı çıkan bir kampanya yürütünce, Nisan ayındaki seçimlerde oyların yüzde 19'unu aldı. Yunanistan'ın iflasın eşiğinde olduğu günlerde euro bölgesi yetkilileri piyasaları sakinleştirmeye çalışırken, açık açık AB karşıtlığı yapan bir partinin yer aldığı Hollanda hükümeti ise, birliğin kurtarma fonuna verilecek yardımların artırılmasına şiddetle karşı çıkıyor. Erixon, "AB kapsamlı bir işbirliğine adım adım yaklaşıyordu ama şu anda gördüğümüz şey, bu eğilimin tam tersi" diyor. Danimarka'da siyasi analistler, Danimarka Halk Partisi'nin 2007 yılında yüzde 13 oy alarak seçmen sayısını artırmakla kalmadığını, kaybettiği seçmenlerini kazanmaya çalışırken merkez partileri de sağa çektiğini söylüyor. Uzmanlar bu gelişmenin diğer pek çok ülkede de ortaya çıktığını söylüyor. Kopenhag Üniversitesi'nden Siyaset Bilimci Profesör Marlene Wind önümüzdeki aylarda yapılması beklenen bir seçimin arifesinde, sadece tek bir partinin sınır anlaşmasına karşı geldiğini söylüyor. "Neredeyse kimse sesini çıkarmadı çünkü Danimarka Halk Partisi'ne kaptırdıkları seçmenleri geri alabileceklerini düşünüyorlar" diyor. Danimarka'da aşırı sağcı partilere verilen desteğin büyük bir kısmı, binlerce göçmenin ülkeye girmesini sağlayan ultra liberal göçmen politikalarına en çok tepki gösteren işçi sınıfından geliyor. Danimarka Halk Partisi'nin lideri Pia Kjaersgaard'ın, ülkenin göçmen pol itikalarının revize edi lmesi arkasındaki ana güç olarak görülüyor. Danimarka şu anda Avrupa'da göçmenlere karşı en katı politikalardan birini uyguluyor. Ishoj'da yaşayan 42 yaşındaki taşımacı Rene Schultz, suç olaylarının artmasını göçmenlere bağlıyor. Ancak istatistikler bu iddiayı doğrulamıyor. Schultz, "Sınırları kapamamız gerekiyor. Bizi Avrupa Birliği'nden atmaları umurumda olmaz" diyor. Parti sözcüsü Martin Henriksen'e göre bir ülkenin ayakta kalması için vatandaşlarının aynı değerleri ve gelenekleri paylaşması lazım. Avrupa Birliği'nin sınır anlaşmasına itirazını saçma buluyor. "Suçlu olduğu için birini ülkeden attığımızda, dönüp dolaşıp buraya geri gelebiliyor. Bu çok saçma" diyor. Danimarka'nın yeni sınır planı liberalmuhafazakâr hükümetle alay edilmesine yol açtı. Almanya'daki bir televizyon kanalında yayınlanan bir parodide, Almanya-Danimarka sınırındaki bir sınır kapısının önünde bir muhabir duruyordu. Arka plandaysa, yanlışlıkla Danimarka topraklarına geçen şanssız bir Alman'a ateş ediliyordu. Profesör Wind, "Danimarka'da Almanların espriden anlamadığını düşünürüz ama bu cuk diye oturmuş. Çok komik olmuş. Utanç verici" diyor.
SUZANNE DALEY