11 Eylül 2001'deki terör saldırılarından çıkan en acı derslerden biri, ABD'deki güvenlik kurumlarının ülkeye gelen tehlikeli kişileri belirlemek için daha iyi bir işbirliği ve istihbarat paylaşımı yapma ihtiyacıydı. Ama sistemin ne kadar iyi çalışacağı ve suiistimal edilip edilmeyeceği konusunda haklı kaygılar da vardı. On yıl sonra FBI'ın Bilgi Edinme Yasası kapsamında açıkladığı dosyalar, hükümetin kabarık terörist takip listesinin, hâlâ ek şeffaflığa ve hesap verilebilirliğe ihtiyaç duyan kusurlu bir güvenlik önlemi olduğunu gösteriyor. Uygulama ve doğruluk anlamında, aslında listede olması gereken isimlerin gözden kaçması gibi endişeler var. Ayrıca içlerinde 8 yaşındaki bir çocuk ile en az bir senatörün de olduğu yanlış insanları ısrarla işaretlemek gibi bir sorun mevcut. The New York Times'tan Charlie Savage'ın geçen ay incelediği yeni açılan 91 sayfalık dosyada FBI ofislerine 2010'da iletilen bir bilgi notu da var. Belge, ajanlar kişinin terörizmle bağlantılı olduğuna dair "makul bir şüphe" duydukları sürece, mahkemede suçsuz bulunmanın listeden çıkmaya yeterli olmayabileceğini gösteriyor. Veritabanında halen 8 bini ABD'li olmak üzere 420 bin isim var. 16 bine yakın kişinin uçağa binmesi yasak. Takip listesine isim ekleme veya çıkarma taleplerini inceleyen FBI'ın Terörist İzleme Merkezi Başkanı Timothy Healy'ye göre, listeye eklenecek isimleri belirleme amaçlı çok aşamalı süreç, temel haklarla güvenliği iyi dengeliyor.Ama veritabanının boyutu ile listedeki kişileri bilgilendirme veya kendileriyle ilgili ithamları görüp bunlara itiraz etme olanağı tanıyan süreçlerin yokluğu, kuşku uyandırıyor. Takip listesine alınmak, insanların uçağa binmesini engelleyebiliyor, havaalanlarında gecikmelerine ve fazlasıyla saldırgan aramalara, trafikte ve sınır geçişlerinde durdurulmalarına neden olabiliyor. Yurttaş olmayanların da ülkeye girmesi engelleniyor. Güvenlik kurumları yanlış tanımlamaları engelleme çabalarını artırdı ama Kongre yine de sistemdeki hataların giderilmesini sağlamalı.