Fremont, California - Enerji tasarruflu LED lambalar, az ışık gerektiren cihazların neredeyse tümünde karşımıza çıkıyor. LED lambalar cep telefonu, akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarların ekranlarını aydınlatıyor. Fakat LED lambalar, halen standart ampullerin egemen olduğu evlerde, bir aydınlatma türü olarak beklenen ilgiyi göremedi. Bilinmesi gereken bir diğer gerçek ise, şu anda kullandığımız normal ampullerin 1879'da Thomas Edison'un keşfettiği ilk ampullerden daha verimli olmadığı. LED lambalardaki sorun enerji verimliliğinin yüksek akımlarda düşmesi. LED'ler en iyi verimi düşük ışıkta verir. Işığı bir odayı aydınlatacak seviyeye getirmeniz gerektiğinde ise verimlilik önemli ölçüde düşer. Elektriği artırdıkça aynı oranda ışık artışı olmaz. Bu yüzden verimlilik düşer ve LED'in uygun maliyetli olması imkânsızlaşır. New York'taki Rensselaer Polytechnic Enstitüsü'nden Profesör E. Fred Schubert, "LED'lerin geleceğin aydınlatma sistemleri olduğunu düşünürsek, endüstrinin ve toplumun verimin düşmesi sorununu çözmesi çok önemli" diyor. LED'ler, yani ışık yayan diyotlar, elektrik verildiğinde ışık üreten, yarıiletken çiplerdir. LED'ler genelde muadili bir standart ampulün ihtiyaç duyduğu enerjinin yüzde 20'sini, flüoresan lambaların ihtiyaç duyduğu enerjininse yarısından biraz fazlasını kullanır. Diyotlar akımın tek bir yönde ilerlemesini sağlar. Yük taşıyıcılar, yani elektronlar, çipin içinde bir kavşaktan geçer ve elektron bir delikle karşılaştığında, daha düşük bir enerji seviyesine ulaşarak foton (ışık) şeklinde enerji yayar. Fakat bu her zaman gerçekleşmez. Bazı durumlarda fotonun oluşmamasının nedeni henüz tam olarak bilinmiyor. Fotonun açığa çıkmasını engelleyerek verimi düşüren şey ne? Yüksek parlaklığa sahip mavi LED, 1993 yılında yeni nesil LED'ler üreten Soraa Inc.'in kurucularından biri olan Japon fizikçi Shuji Nakamura tarafından keşfedildi. Şirket LED'deki verim düşüşünün önüne geçme konusunda devrim yaratacak bir gelişme kaydettiklerini açıkladı ancak detayları gizli tuttu. Fakat geçen Nisan'da California Üniversitesi'nden bir grup araştırmacı, LED'deki verim düşüşünün Auger birleşmesi olarak bilinen bir süreçle açıklanabileceğini öne süren ve elektronların fotonların yerine geçtiği ancak ışık yaymadığı atom altı bir süreci açıklayan bir makale yayımladı. Karşıt bir teori, yüksek akımlarda taşıyıcıların yüksek performanslı bölgelerden kopmaya başladıkları "taşıyıcı sızıntısı" adı verilen bir süreci öne sürüyor. "Delokalizasyon" adı verilen bir diğer süreçte ise, elektronlar, deliklerle bir araya gelip ışık yaydıkları bölgelerden çekildikleri için yüksek elektrik akımlarında uygun bir delik bulamıyor. Soraa'nın Teknoloji Müdürü Mike Krames, savaşın kazanıldığını söylüyor. "Diğer insanlar tartışmaya devam ediyor olabilir ama ben etmiyorum. Bu, tüm kanıtların bu yönde olduğu gerçeğini değiştirmiyor ki bu kanıtlar benimsediğimiz bir stratejiye ve daha iyi cihazlara öncülük ediyor" diyor.
JOHN MARKOFF