HARARE, Zimbabve - Zimbabveliler değişim beklediklerini söylediklerinde genelde siyasetten söz ederler. Ne de olsa 1980'den beri liderleri aynı. Fakat Robson Madzumbara bugünlerde değişimden çok bozuk para bekliyor. Yani madeni para. Süpermarketlerde bekliyor, otobüste bekliyor, bir şey aldığı veya sattığı her yerde bekliyor. Yirmi yıldır aynı sebze tezgâhını işleten Madzumbara, "Hiçbir zaman yeterince bozuğumuz olmuyor. Ülkede büyük bir sorun haline geldi bu" diyor. Oysa Zimbabve yıllardır tam tersi bir sorunla, yani aşırı enflasyonuyla ünlenmişti. Sadece birkaç yıl önce süpermarkete giderken yanınızda inanılmaz miktarda nakit para bulundurmanız gerekiyordu. 2009'da ülke harıl harıl 100 trilyonluk banknotlar basıyordu ve bu para o kadar değersizdi ki, onunla bir somun ekmek bile alamıyordunuz. Fakat Zimbabve o yıl ABD dolarına geçti ve şimdi de parası fazla değerli. Zimbabve Üniversitesi'nden ekonomist Tony Hawkins, "Ortalama bir Zimbabveli için bir dolar büyük para" diyor. Zimbabveliler buna "madeni para sorunu" diyor. Kısaca özetlemek gerekirse, ülkede bozuk para neredeyse yok. Madeni paralar ağır olduğu için nakliyatı pahalı. Ve milyonlarca insanın günde bir veya iki dolarla geçindiği bir ülkede her alışverişi bir dolara yuvarlamak elbette mümkün olmadı. Yine de bu bir gelişme sayılır. Uzmanlara göre, ABD dolarına geçen Zimbabve enflasyonu hemen hemen yok ederek tam bir ekonomik çöküşün eşiğinden döndü. Tartışmalı 2008 seçimlerinden sonra sallantılı bir koalisyon hükümeti iktidar oldu ve o günden beri ülkenin siyasi geleceği hâlâ fazlasıyla belirsiz. Fakat ekonomi kendi yolunda ilerliyor ve en dipten başlayarak bile olsa gözle görülür bir biçimde büyüyor. Zimbabveliler bozuk para sorununu hafifletmek için çeşitli çözümler geliştirdilerse de bunların hiçbiri tam anlamıyla tatmin edici değil. Süpermarketlerde alışveriş toplamı bir doların altındaysa müşteriye şekerleme, kalem veya kibrit veriliyor. Bazı dükkânlar da kredi fişi veriyor. Fakat yoksullara bir avuç domates veya soğan satan küçük esnafın müşterisi bir dolarlık yüklü bir alışverişi her zaman yapamıyor. Hastanede çalışan 27 yaşındaki Christina Mhalanga manavlık yapan Evelyn Chikandiwa'dan domates almak istiyor. Yapacağı yemek için epeyce domates ve birkaç da soğan alıyor. Neyse ki alışverişi tam bir dolar tutuyor, yoksa Chikandiwa'nın para üstü verecek hiç bozuğu yok. Mhalanga, "Bugün zaten hiç ihtiyacım olmadığı halde mandal almak zorunda kaldım. Bir dolar benim için büyük para ve inanın bana, onun her kuruşuna ihtiyacım var" diyor. ABD Merkez Bankası'na göre en az beş ülke para birimi olarak Amerikan dolarını kabul etmiş durumda. Zimbabve gibi bazı ülkeler de ulusal paralarını koruyor, ama tedavülde olmadığı için onun yerine neredeyse yalnızca ABD dolarını kullanıyor. Öte yandan, ABD'ye ait madeni paralar ağır oldukları ve nakliye masrafları yüksek olduğu için ülke dışında neredeyse hiç kullanılmıyor. Dolar kullanan ülkelerin çoğu bu sorunu yerel madeni para basarak çözüyor. Fakat bunun için önce ulusal hükümete güven duymak gerek ve Zimbabve'de güven, bozuk paradan bile kıt. Birçok Zimbabveli komşu Güney Afrika'nın madeni paralarını kullansa bile bunun da kendi zorlukları var. Üstelik çoğu para birimi gibi Güney Afrika randı da dolara karşı oynayabiliyor ve bu da fiyatları sabitleştirmeyi güçleştiriyor. Zimbabve Maliye Bakanı Tendai Biti, bir çözüm bulmaya çalıştığını ama başarılı olamadığını aktarıyor. "ABD Merkez Bankası'ndan yardım almaya ç alıştıysak d a umduğumuzu bulamadık" derken sesindeki hayal kırıklığı fark ediliyor. Süpermarketteki kasiyerler de güç durumda ve gerilimi dağıtmak için kendilerine göre yollar buluyor. Marketlerdeki her alışverişte küçük çaplı trajediler yaşanıyor. Müşteri bozuğa ihtiyaç duymamak için ince ince hesap yapmaya çalışıyor. Kasada hesap tutmazsa da bunu nasıl telafi edeceğini bulması gerekiyor. Geçenlerde bir akşam yoğunluğunda Harare'deki Classic Süpermarket'teyiz. Ka si yer Lydia Zhuwawu müşterilerinden bozuk para yerine neyi kabul edebileceklerini düşünmelerini istiyor. Zhuwawu'nun dediğine göre çoğu insan soruna mizahi bir anlayışla yaklaşıyor. Ne de olsa ülkenin başına gelen onca şeyden sonra bu o kadar da büyük bir mesele değil. Bu bir uzlaşma. Bir adam gelip raptiye almak istiyor. Kutusu 30 sent. Onda bir dolar var. Zhuwawu'nun kasası boş. Müşteriye, "Al madem. Bugün şanslı günün. Yoksa Zimbabve'de hiçbir şey bedava değildir" diyor.
LYDIA POLGREEN