2014 savunma bütçesini geçen yıla göre yüzde 12.2 artışla 132 milyar dolara çıkaran Çin, Uzakdoğu'da yeni kaygılar uyandırıyor. Gerçi bu istatistikler Amerika'nın askeri harcamalarını artırmak için bir bahane olmamalı. Fakat Çin'in niyetleriyle ilgili haklı endişelere yol açtıkları ve bölgesel gerilimin tırmandığı bir dönemde Pekin'in bu endişeleri dindirmesi gerektiği de bir gerçek. Çin'in ekonomik büyümesi genel olarak yavaşlamakla beraber, yeni savunma bütçesi son üç yılki en büyük artışı temsil ediyor ve on yıldır devam eden çift haneli artış eğilimini sürdürüyor. Üstelik birçok uzman gerçek yatırımın bundan daha yüksek olduğunu tahmin ediyor. Ona rağmen bu bütçe, 2014 mali yılı itibariyle 526,8 milyar dolar olan ve dünyanın en büyük, en pahalı ve ileri askeri programını besleyen ABD'nin savunma bütçesinden çok daha düşük. Dolayısıyla Çin'in, dünyanın ikinci büyük ekonomisi olarak, güvenliğini ve ekonomik çıkarlarını korumak için savunmasına daha fazla yatırım yapması beklenebilir. Fakat bütçe artışları bir boşluk içinde gerçekleşmiyor. Bölgeye karşı saldırganca yeni bir tutum sergileyen ülke, onun yalnızca ekonomik değil askeri hakimiyetinden de çekinen komşularında şüphe uyandırmaya başladı. Örneğin, Doğu Çin Denizi'nde Japonya'nın idaresindeki adaların egemenliği için Japonya'yla tehlikeli bir tartışmaya girişti; adaların çevresinde sık sık askeri devriye gezen Çinlilerle Japon balıkçı tekneleri arasında bir sürtüşme çıkmasından korkuluyor. Geçen kasımda da Çin, aynı denizin bazı kesimleri üstünde yeni bir hava savunma sahası ilan ederek Japonya, Güney Kore ve ABD'de şaşkınlık yaratmıştı. Çin gerek balık varlığı, gerek petrol ve doğalgaz rezervleriyle ünlü Güney Çin Denizi'ndeki egemenlik iddialarına karşı çıkan Güneydoğu Asya ülkelerini de ürkütüyor. Gerçi kimi uzmanlar, ordusunun ABD'ye yetişmesi için onlarca yıl gerektiğini düşünse de Çin; denizaltılar, su üstü gemileri ve anti-gemi balistik füzeler gibi yeni sistemlere yatırım yapıyor. Bu sistemler Çin'in komşularına daha da korku salabilir ve ABD'nin müttefiklerini savunmak için Asya sularına girmesini engelleyebilir. Çin, dünyanın korkması için bir neden olmadığını söylese de, niçin bütçesini bu kadar artırdığını ve paranın nerelere harcanacağını açıklayarak kaygıları yatıştırabilir. Çin ve Amerikan orduları arasında istişarenin artması faydalı olacaktır. Aynısı, karasuları anlaşmazlıklarına yönelik ciddi bir çaba ya da en azından bu anlaşmazlıklarda başvurulacak davranış kurallarının belirlenmesi için de geçerli. Bu arada Amerikan Kongresi, askeri harcamaları artırma dürtüsüne karşı koymalıdır. En doğrusu Obama'nın Asya'daki ekonomik, siyasi ve askeri ilişkileri geliştirme politikasına destek vermek ve Çin'in girişimlerine karşı tetikte olmaktır.