Bodrum'da
BAYK Kış Kupası'nın dördüncü ayağı koşulacaktı. Tekneler ikişer ikişer start hattına doğru yol almaya başladı. Ancak bu kez yarışan yatların arasında Zagun yoktu ve bunun nedenini ekiplerde yer alan yelkencilerden pek azı biliyordu. Adını Afrika'daki bir kabileden alan, Ankaralı Zafer Güner ekibiyle başarılı yarışlar çıkaran Zagun, bu kez yarışa katılamayacaktı çünkü insan kaçakçıları tarafından kaçırılmıştı. Bu kez korsanların kör kurşunu bir yarış yatını vurmuştu. Zagun, 19 Mart 2010'da kiraya verilmiş ve 23 Mart 2010'dan itibaren başta Sahil Güvenlik olmak üzere her yer alarma geçirilmişti. Kaçırılan her teknede olduğu gibi Zagun'da da ağır tahribat vardı. Kaçakçılar işlerini bitirdikten sonra İtalya'nın ücra bir köşesinde 50 metrelik zincirle demirleyip yatı kaderine terk etmişlerdi. Charter firması İtalya'da bir avukat tuttu, bir yandan da sigorta şirketi gereken işlemlere başladı. Yat, şu anda İtalya'da ve ne zaman geri alınabileceği belli değil. Benzer olaylarda iki yıla kadar uzayan davalar yaşanmış olması hatta bazılarının hiç dönmemiş olması Zagun'un dönüşünü belirsiz kılıyor.
ÇOK PARA, GÖZLERİNİ KARARTIYOR
İnsan kaçakçılığı son yılların en çok para getiren, çoğunlukla dramatik olaylara sahne olan kanun dışı uğraşı. Tekneye bindirilenlerden kişi başı 2-3.000 avro gibi para alan korsanlar tek bir seferde 100-150.000 avro gibi inanılmaz paralar kazanıyorlar. Para uğruna gözlerini kırpmadan insanları ölüme bile terk edebilen bu tür kişiler elbette başkalarının mallarına da acımıyor. Korsanlar işlerini her zaman kiralayarak değil, bazen tekneleri çalarak da gerçekleştiriyor. Çalınan teknelerin sahiplerinin canını sadece giden tekneleri değil, bir de kanuni uygulamalar yakıyor. Başları belaya giriyor. Tekne sahibi çalınma olayını erken fark edip yetkililere hemen duyurursa kendini temize çıkarma şansı daha yüksek oluyor. Ancak özellikle kış aylarında çok geç ya da hiç fark edilemediği durumlar bile oluyor. Bu işlerde en çok canı yananlardan biri de doğal olarak sigorta şirketleri. Onlar da kendilerine göre birtakım emniyet tedbirlerine başvuruyor. Örneğin; ağırlıklı olarak charter yat sigortası yapan bir Alman şirketi, yolcu listesinde 'Baltık ülkeleri, Slovenya, Hırvatistan, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Japon pasaportu taşıyan kişiler olan' yatlara sigorta yapmıyor. Ayrıca Rus ve İran da mimli pasaportlardan... Marine Claims Service adlı kuruluşun internet sitesine girildiğinde nasıl çalındığına hayret edilecek teknelerle karşılaşıyorsunuz. Üstelik yat çalınan ülkelerin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığı da çok net bir şekilde görülüyor. 21 metrelik N.N adlı Ferretti motoryat. 24.10.2008 yılında İtalya Cenesatico'da çalınmış. 20,70 metrelik Formosa 68 model Flying Lady adlı yelkenli 19.12.2007 İspanya Adra'da çalınmış. 15 metrelik Beneteau Oceanis 51. Adı Apaloosa 4.11.2006'da Hırvatistan Split'te çalınmış. 14 metrelik Blue Ocean adlı Beneteau Oceanis 461 Clipper 18.06.2007'de İspanya Malaga'da çalınmış. 13,60 boyunda katamaran Lagoon 440. Sperenza adlı tekne 12.5.2007'de Atina'da çalınmış. 11,66 boyunda Hallberg Rassy 38. 13.9.2009'da Dikili'de çalınmış. 14,40 boyundaki Bavaria 46. Lucky Duck adlı yelkenli 22.11.2008 tarihinde Bodrum'da çalındı. (Bu tekne daha sonra Yunanistan'da bulundu. Geri alınması iki yıl sürdü.)
