'Issız Adam'ın izinden gider mi derken...
Her semtin az çok bir karakteri olur. Dutlukkenki hallerini hatırlayamadıklarınızın daha çok olur. Çarşının ortasındaki Surp Takavor Ermeni Kilisesi'yle (1720'de inşa edilmiş), yüzlerce eski şişeyle değme antikacılarla yarışan 1902 tevellütlü retro Yeni Moda Eczanesi'yle, Kadıköy de yılların Kadıköy'ü. Huyu suyu, basbayağı kişiliği var. Nedir, ne değildir Kadıköy? Mütevazıdır, eğitimlidir, orta sınıftır, çokdinlidir, halden anlardır, tavırlıdır, denizlidir, parke taşlıdır, sokaktır, renklidir, gençtir, biraz da köhnedir... Arsız değildir, sonradan görme değildir, rüküş değildir, kıro değildir, siteli değildir, bekçili değildir... Bir karakter olarak bahsi geçecekse, malzemesi fena değildir özetle... Her şeyi alt alta koyduğumuzda, film vizyona girmeden dedik ki,
Issız Adam'ın Leblon'a, İstiklal'e, Tünel'e yaptığını,
Kaybedenler Kulübü' de Trip'e, Akmar'a, vaktiyle adandığı Kadıköy'e yapar mı?
Bir oyuncu eksik oynamışlar!
Tolga Örnek'in yönettiği
Kaybedenler Kulübü filmi, oyunculardan Nejat İşler de ifade etmiş geçen gün, rafta beklesin diye yapılmamış, gayet eğlenceli, iyi de gişe vaat eden bir film. Oyuncular cuk oturmuş; Yiğit Özşener, hele Rıza Kocaoğlu şahane. Barda takılan kızlar olağanüstü gerçek. Radyo konuşmaları zaten bir âlem. Ben çok sevdim, hele 'Aum' ve 'Erken gelme' sahnelerine bayıldım... Fakat işte, bir oyuncu eksik oynamışlar! Yönetmen, Kadıköy'e nedense hiç rol vermemiş filmde. Kent FM stüdyosunun bulunduğu Gümüşsuyu'na bolca vurgu yapılıyor, İstiklal Caddesi'ni ve Olimpos olduğu söylenen 'kumda tahta bank ve deniz' kartpostalını bile daha çok görüyoruz. 'Anadolu yakası', Zeynep'in evinin olduğu Göztepe Minibüs Caddesi, Pendik'ten arayan 'biriktirici' ressam şeklinde birkaç kelimeyle yer bulsa da kendine, resim olarak, resmen yok. Hayatın geçtiği Kadıköy bile kayıp! 40 yıllık Kadıköylü olarak 'Aaa, burası şurası' diyeceğimiz an sayısı, desteyi geçmez. Bir Haydarpaşa, bir Haydarpaşa'dan çekilmiş Kadıköy görüntüsü, bir Moda'da bankta oturmaca, bir 6:45 Beşiktaş İskelesi buluşması, bir Vintage Plak vitrini... En çok Trip'in tabelasıyla karşılaşıyoruz, ama tuğla duvarda bir tabela, o kadar, bitişikteki Karga bile girmiyor çerçeveye, Barlar Sokağı'nda galiba tek bir sefer yürüyoruz, Yalnızlar Partisi'ne giderken... Hayatın öğrenildiğinin söylendiği ve programın adandığı Kadıköy sokakları neredeyse hiç yoklar.
Kaan Çaydamlı'dan tavsiyeli haz otobüsü
'Lütfü'de çok acayip bir eski kitap olduğu,' bilgisi geliyor bir ara. Bahsi geçen Lütfü'nün, "Sahaf kitaba uşaklık etmeli," diyen Lütfü Seymen olabileceğini düşünürken, Mühürdar Caddesi'ndeki dükkanı Müteferrika'nın hemen karşı çaprazındaki Akmar'ın, ki
Kaybedenler Kulübü'nün doğum yeri sayılır, hiç kadraja girmediğini hayretler içinde fark ediyoruz. Ne yapalım, en iyisi eksiği telafi yoluna gitmek! Vaktiyle Kaan Çaydamlı'dan öğrendiğimiz benzersiz bir haz otobüsünü sizden esirgeyecek değilim. Kilisli Kebap Bus Fiko. Gaziantep'te bile yiyemeyeceğiniz lezzette, müthiş yuvalama çorbası yaparlar. Köpük gibi çıtır ekmeğin içinde verdikleri Adana ve yanındaki ip inceliğindeki salata sarsıcıdır. Çok salaştır, taburelerin üstünde oturulur, fakat her türlü gece gezmesinden eve dönerken orgazmik bir haz verir. İyi kafayla lezzetli sanılan soğan-sarmısak yüklemelerinden zannetmeyin, alakası yok, geçenlerde Vedat Milor gitti ve büyülendi yazısından anlaşıldığı kadarıyla. Çayırbaşı deniyor galiba o mevkiye, Haydarpaşa tren köprüsünün dibinde, Şahap Gürler Caddesi 1 numara. Gerçek bir 1 numara. Evet, iyi pazarlar, "Eğer böyle bir şey mümkünse", diye bitirelim...