Müslüm Gündüz ile Hüseyin Üzmez, hafta içi çıktıkları piknikte varsalar bu karara, böyle yaygara kopmazdı tabii. Ama değil mi ki çokeşliliğin yasal olabileceğini söyleyen bir kadın, hatta başörtüsü taksa da bakımlı olduğu belli, üstelik evli bir kadın, dahası aile/ilişki danışmanlığı, yaşam koçluğu filan yapıyor, belediyelerde konferanslar veriyor, ortalık ayağa kaldırıldı. Garantili konular var, çokeşlilik/çokevlilik de onlardan, asla mahcup etmez, mikrodalgada bir ısıttın mı, hemen tazecik, iştahla başına üşüşülür. Ama bu kadar kıt zekayla ve neticede olmayacağı aşikar bir şeyi layığının bin katı kıymete bindirerek mi yapılır? Sibel Üresin'in söyledikleri, daha önce defalarca tartışma pratiği yapılmış şeyler, yeni bir yan yok. Buradaki yenilik, 'Bu ne rezalet!' cephesinin cephanesizliği belki!
1 Sibel Üresin'in soyadı mesela Özdemir olsaydı, Gültekin olsaydı, böyle nötr ve sulandırılamayacak bir soyadı olsaydı, bu milletin hali ne olacaktı? 'Üresin/Üremesin'den öte esprisi olan yok mu?
2 Olayı "Dini muhafazakarlar ile sosyal liberaller arasındaki kültür savaşları," diye gazlayanlar oldu. Duyan da bunu gerçekten tartışılan bir mesele sanır!
3 Çokevliliğin bazılarının hayali olduğuna gerçekten inanan var mı? Eşi aldatmaktan bahsetmiyoruz, aynı anda birkaç eşle yasal olarak birlikte olmanın arzulanır, pratik, mümkün bir şey olduğunu düşünen var mı? Zorluklarını görmeyen? Bunun ne ağır bir politik mücadele olacağını hissedemeyen?
4 Diyelim yasallaştı. Şöyle mi düşünüyoruz? Gong çalacak ve herkes koşuşarak dörder kişiyle evlenecek. Bu ülkede tek kişiyle yapılan evlilik epey bir zamandır yasal bildiğimiz kadarıyla. O zaman neden bu kadar çok bekar var?
5 Osmanlı'da dört eşe kadar çıkmak yasaldı. Harem kadın kaynıyor, paşaların da birden çok eşi var, buna karşılık tüm tarih bilgileri gösteriyor ki yaygın sistem, yasal olarak tek eşle evlilik.
6 "Kadın olduğunu unutan kadınlar aldatılmaya adaydır"; "Hiçbir erkek hanımına 'Neden kendine bakıyorsun,' diye kızmaz. O nedenle kendinize vakit ayırın ve özellikle kilo almamaya özen gösterin"; "Eşime kırgınsam sizli bizli konuşurum. Çünkü erkekler söylediklerimizi anlar gördüklerini değil. Surat asmak, ağlamak, kaşını çatmak yanlış"; "Dinlemek sadece eşinizin söylediklerini değil, söyleyemediklerini de anlayabilme sanatıdır"; "Kendinizi geliştirmek ve güzelleştirmek için çaba sarf edin. O bunu bilmesin, kıymet vermesin ne olacak? Bu onun sorunu, sizin değil"... Sibel Üresin'in bu dediklerini Selin Karacehennem ya da İlhan Uçkan demez miydi?
7 Saflar kadar çaplar da belli oluyor böyle egzersizlerde. Neslihan Yargıcı hangi ara bu kadar mı muhafazakarlaştı: "Erkeğe yakın iki kadın vardır annesi ve eşi, çocuğunun annesi... Evli erkeğin hayatındaki her başka kadın eğlenceliktir... Ev de tutsa, çok sevse de bayramlarda, hafta sonunda, yılbaşı gibi özel günlerde yalnız kalmayı göze alan kadındır. Eğlencelik olmak isteyen kadın buyursun gelsin... Toplumumuzda güzel sözler vardır; yuva yıkanın yuvası olmaz! Sibel Hanım din adına Arap kültürüne yakınlaşmış, bu güzel atasözümüzü unutmuş!"
