Playboy'un
sahibi Hugh Heffner o zamanlar şuh kızlara pansiyon olarak kullandırdığı 'efsanevi' malikanesini yeni yeni yapıyordu. 60'ların başıydı. Heffner bir yandan dergisine kasaba güzeli, şehir meleği gibi yeni kategoriler ekliyor, diğer yandan eğlence sektöründe kendisine yer bulmaya çalışıyordu. Bu amaçla ABD'de kulüpler bile açmıştı. Fakat fantezi ticaretinin her bakımdan yolunda gittiği söylenemezdi. Heffner'ın birinci buluşu onu marka sahibi yapmıştı: Tavşan kızlar. İkinci buluşu ise onu eğlence sektörünün devlerinden biri haline getirdi: Gece kulübünün içine gömülmüş bir kumarhane. Heffner bu parlak fikri kendisi bulmadı. 1963'ün Aralık'ında Londra'ya gittiğinde orada karşılaştı. Gördü ki İngiltere hükümeti küçük eğlence mekanlarının içine bile kumar makinelerinin konulmasına izin veriyor. Mekan büyüdükçe bu hiç mi hiç sorun olmuyor. Heffner hemen Washington'a telefon etti: "Yırttık abicim, yırttık," dedi. Bizi kurtaracak fikri bulduk; gece klüplerimizin içine kumarhane koymak." Koydular da. Hatta buna da Londra'dan başladılar.
ÜNLÜLERİN UĞRAK MEKANI
Playboy, Londra'nın meşhur Park Lane'indeki kumarhane gece kulübü karışımı 'tavşan kızlar' mekanını açtığında Las Vegas bugünkü şaşaasına sahip değildi. Heffner, Londra'da kurduğu ve üst düzey müşterilere hizmet veren bu kulüple bazı bakımlardan Las Vegas'a bile ilham verdi. Bunlar arasında krupiyelerin ve garsonların giydiği üniformalar yok tabii ki, çünkü onlar Playboy'a özel. Playboy Club London, 1981 yılına kadar açık kaldı. 20 yıla yaklaşan bu süre boyunca şehrin simgelerinden biri haline geldi. Salonlarından, barlarından, masalarından kimler gelip geçmedi ki? Özellikle ABD'den gelen ünlüler katıldıkları programlar biter bitmez soluğu orada alıyordu. James Garner, Ursula Andress, Jean-Paul Belmondo, Peter Sellers, Tina Moore gibi dönemin parlak isimleri kulübün devamlı müşterileriydi. Woody Allen birkaç defa orada sahneye çıkmıştı. Üstad müzisyenlerden Burt Bacharac orada uzunca bir süre piyano çalmıştı. Playboy Club London açık kaldığı yıllar boyunca şirketin medarı iftiharı oldu.
Playboy hisseleri halka açıldığında da, dergi satışlarının korkunç bir şekilde düştüğü 1975 sonrası yıllar boyunca da karlılığını azalmadan sürdürdü. Öyle ki bu kulüp olmasaydı Heffner iflastan kurtulup, toplumdaki saygınlığını koruyabilir miydi bilmiyoruz. En azından o fantastik malikanesinde tavşan kızlarla keyif çatamayacağı kesin.
KULÜP İŞLETMECİLİĞİNDEN TV YAPIMCILIĞINA
Kulübün başarıya ulaşmasının altında
Playboy'un 'cinsel devrim' adını verdiği ama aslında tamamen sahiplerini zengin etmeye yönelik o proje dünyasının küçük de olsa bir sümulasyonunu ortaya koyabilmiş olması yatıyor. ABD'deki Playboy kulüplerinden farklı olarak Londra'dakinde tavşan kızların müşterilerle 'seviyeli' bir arkadaşlık yapmasına izin veriliyordu. 1980'lere gelindiğinde İngiltere'de ve dolayısıyla Londra'da eğlence anlayışı değişiyordu. Arap ülkelerinden gelen ve gözleri yeni açılmış zenginler eğlence sektörünün en 'petrollü' müşterileri haline gelmeye başlamıştı. Buna bir de Thatcher'ın 'yeni sağ' politikaları eklendi. İngiltere hükümetlerinin kumara bakışı farklılaştı. Bu süreç 1981 yılında kumar oynatma lisansı da iptal edilen Playboy Club London'ı kapanma noktasına getirdi. Kapanış Playboy'un merkezi olan Chicago'da büyük bir şok meydana getirdi. Nasıl getirmesin? Tavşan kızlar kulübü uzun yıllar boyunca zarar etmeden varlığını sürdüren tek Playboy işletmesiydi. Hugh Heffner ve en yakın yardımcısı -aynı zamanda Londra'daki kulübün de işletmecisi- bundan yılmadılar. Aksine bunu bir fırsat olarak değerlendirdiler ve televizyon sektörüne yöneldiler. Playboy dünyadaki en büyük erotik TV yapımcısı oldu ve parsayı da buradan topladı.
(GQ Magazine)