1. TARİH BURADA: Dubrovnik, İtalyan havalı bir Ortaçağ kenti. Tarihi kent, açık hava müzesi gibi. Çok çekici, erken akşam ışıklarının pembeliğiyle çok fotojenik. Bazıları koridorumsu darlıktaki ara sokaklarıyla, mikro Venedik. Dünyanın en eski eczanesi gibi atraksiyonlar da var.
2. KLİŞENİN HAKKI: 'Tarihi ve doğal güzellikler' klişesine cuk oturuyor. Kıyılar dantel, adacıklar el oyası, yeşili bol. Binalar eskinin yanında zerre sırıtmayan estetikte. Coğrafya hoyrat kullanılmamış.
3. KÜÇÜK OLSUN, BENİM OLSUN: Tarihi kent neticede ufak bir yer, oradan gelen bir şirinlik var. Mum yakan lokantanın romantik bulunduğu zihniyete karşıyız, ama günbatımında limandan şöyle etrafa bakınca... Bu kadar çok çift, bunca gay çift, hararetlenen bunca yaşlı çift yanılıyor olamaz. İnsanda şükür, minnet benzeri duygular yeşeriyor, sonra da bir kıpraşma...
4. TEMİZ, SERİN, DERİN DENİZ: Çorba değil, yürü yürü dizde değil, bebek havuzu değil. Dirilten, derinleşen cinsten, adam gibi deniz. Ne bir çöp, ne ufukta deniz çiftliği. Tertemiz. Ege'yle yarışır.
5. VİZE YOK: Damgayı bile laf olsun diye vuruyorlar. Evvelinde sıfır hazırlık, sıfır gerginlik. Dalaman'a gitmekten çok da farkı yok. En üzücü yanı, Hırvatistan'ın AB'ye girmesiyle birlikte işkence kapısı Schengen'e geçecek olması. Son demler.
6. UÇUŞ SÜRESİ BİR BUÇUK SAAT: Yormuyor, sıkmıyor, acıtmıyor, ayakları dolma etmiyor.
7. FİYATLAR İSTANBUL'DAN AZ: Memlekette gittiğimiz ayarda yerler, üçte ikiyle yarı fiyat arasında değişiyor. Şehrin en iyi pizzacısı Mea Culpa'da biralar dahil kallavi bir akşam yemeği, 210 kuna, böl üçe, 70 liraya çıkıyor.
8. YER GÖK YEME-İÇME: Her yer, her yan, her yön lokanta, kafe, bar. Ara sokaklar, merdivenli paraleller, kaldırımlar masalarla kaplı, yüzlerce seçenek var. Lokantaların çoğu ya İtalyan ya deniz mahsulü ağırlıklı. Olağanüstü bir mutfakları yok ama Dalmaçya usulü kalamarlar, yengeçler, midyeler iştah açıcı. Hırvat şarapları arasında ciddi iz bırakanlara denk gelinebilir.
9. SIFIR YABANCILIK HİSSİ: Fettah Tamince'nin Rixos'u öbür otellere fark atıyor. Önceki gelişimizde hemen bitişik koydaki Bellevue'de kalmıştık, servis daha döver tondaydı. Rixos'un denizi çok temiz, kahvaltıları dört dörtlük, servis elemanları neşeli, arada hevesle Türkçe pratik yapıyorlar, banyo armatürleri Vitra (Türk müşteriler buna çok sevinip heyecanla birbirlerine anlatıyorlar nedense!), Türkiye dışında zor bulunan o hayati musluk bile mevcut, daha ne...
10. SOSYALİZM EGZERSİZİ: Bir yandan sahilin ilk 35 metresinin halka ait olması gibi düzenlemeler (Beş yıldızlı otel mi yaptınız, peki, ama deniz kıyısından ilk 35 metrelik alana halkın girmesine mani olamıyorsunuz; yok kıllıydı, yok göbeğini kaşıyordu, yok!)... Öte taraftan yekten yok deyip yasak hemşerimciliğini sürdüren ahali, su istediğimizde küt diye "Şimdi getiremem, mutfağa iki kere gidemem," diyen garson... Yerinde tespit ederekten "Sosyalizm nereye kadar?" suali etrafında hafif egzersizler iyi gelir.